26 Ağustos 2014 Salı

Sezon Öncesi Karabükspor 2014 - 2015



Spor Toto Süper Ligin başlamasına sayılı günler kala Karabükspor'daki gidenler, gelenler, beklentiler ve hedefler konusunda bir iki kelam edelim istedim. Bilindiği gibi CAS kararlarının ardından Karabükspor ummadığı bir şekilde kendisini Avrupa Ligi elemelerinde bulmuştu. Kimine göre haketmediği bir kupada işi yoktu ve olmamalıydı, kimine göre ise zaten başarısı olamayacağı kulvarda maçlarını yayınlamaya bile gerek yoktu. Karabükspor da üzerine vazife olmayan bir işe girişti ve yıllarca Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olan ve Norveç futbolunun en başarılı takımı olan Rosenborg'u elemeyi başardı. Bu da yetmezmiş gibi Fransa Ligi'nde en fazla şampiyonluğu bulunan köklü takımlardan birisi olan Saint Etienne takımına karşı kendi evindeki karşılaşmayı 1-0 lık skorla kazanarak deplasman öncesi avantajlı duruma geçti.

Karabükspor geçtiğimiz sezonun başında yaşadığı sıkıntılı dönemlerin ardından Tolunay Kafkas'ı getirmiş ve kısa zaman diliminde oyuncu tercihleri yapmak zorunda kalmıştı. Tolunay Kafkas da eldeki oyuncuların kaliteleri dahilinde rahat bir sezon geçirip ligi 7. sırada tamamlamayı başarmıştı. Geçtiğimiz sezon Karabükspor'un göze hoş gelen, izleyenlere keyif veren akıcı bir futbol oynadığını söyleyemeyiz elbette. Birçok maçta da oynadığı futbolu en başta eleştirenler bizlerdik ne de olsa. Yalnız kabul etmek gerekir ki her maç banko ilk 11 oyuncusu olandan sayılı dakikalar süre alan oyuncusuna kadar takıma belli bir anlayış ve sistem getirdi Tolunay Kafkas. Buna göre hemen hemen her maçta mücadele eden, skor ne olursa olsun oyunu bırakmayan bir Karabükspor izledik. Kötü oynanan maçlar yok muydu? Elbette vardı. Fakat kötü mücadele ettiği bir maçı hatırlamıyorum kendi adıma. En çok sevindirici unsur da Süper Lige çıktığından bu yana ligin en çok gol yiyen takımlarından birisi olan Karabükspor'un sezon sonundaki istatistiklerde en az gol yiyen takımlardan biri olmasıydı. Bu durum da tesadüfle açıklanacak bir durum değildi nihayetinde.

Ligi 7. sırada bitirmiş bir Karabükspor vardı ama daha yukarılarda bitirmek de olasıydı. Burada da kalite eksikliği kendini belli etmişti ne yazık ki. Ne kadar mücadele edilirse edilsin kadro kaliteniz belli bir seviyenin yukarısına çıkamıyorsa başarı yolu da elbette tıkanıyor. Kaliteye vurgu yaptık ama dar rotasyon da başarıya giden yolda sekte vuran bir diğer unsurdu. Özellikle kenardan katkı alma bakımından en kısır takımlardan birisi Karabükspor'du. Ligin en iyi savunma yapan takımlarından biriydik ama hücumda da bir o kadar ters orantılı bir görüntü vardı. Buna göre ligi son sırada bitiren ve küme düşen Kayserispor'un ardından en az gol atan takımdı Karabükspor.

Buna göre transfer hedefleri belirlenmiş, kadro yapısına uygun isimlerle görüşmeler sezon bitmeden başlamıştı bile. Yalnız yazının girişinde de bahsettiğimiz şekilde Avrupa kapısı umulmadık anda açılınca transfer stratejisinde de değişikliğe gidildi. Takıma 4 sezondan beri azami düzeyde katkı veren, kaptanlığını yapan İlhan Parlak, geçen sezonun bir çok maçında ilk 11'de yer alan Uğur Uçar gibi isimlerle yollar ayrılırken; Furkan Özçal, Erkan Kaş, Michael Eneramo ve Beykan Şimşek gibi kiralık olarak kadroda bulunan oyuncular da takımlarına geri dönmüştü. Yabancı oyuncu tercihlerinde de başarısız bir sezon yaşanırken Juju ve Carioca'dan da kendilerine takım bulmaları istendi. Morten Gamst Pedersen ve Sebastien Puygrenier gibi isimler de zaten oynamadan sezonu tamamlayan diğer isimler olmuştu. Son olarak da gösterdiği performansla milli takıma kadar yükselen İshak Doğan Karabük'e veda etti.

Takıma katılan oyuncular genel olarak bonservis ücreti olmayan oyunculardan seçilmeye gayret edildi. Buna göre; Braunschweig'den Domi Kumbela, Gaziantepspor'dan Abdou Razack Traore, Antalyaspor'dan Emre Güngör, Beşiktaş'tan Tanju Kayhan, E. Frankfurt'tan Aykut Özer, Elazığspor'dan Onur Ayık, Kayseri Erciyesspor'dan Turgay Bahadır ve Trabzonspor'dan Aykut Akgün transferleri gerçekleşirken, geçtiğimiz sezon kadroda bulunan Erkan Kaş'ın bonservisi Beşiktaş'tan alındı. Sporting Lizbon'dan Valentin Viola ve Fenerbahçe'den İbrahim Serdar Aydın kadroya kiralık olan katılan isimler oldu. Geçen sezon gösterdiği başarılı performans ve karakteriyle taraftarların da ayrı sevgisini kazanan Joseph Akpala'nın da bonservisi Werder Bremen takımından alındı.

Karabükspor'u Rosenborg ve Saint Etienne serilerinde izleme şansı bulduğumuz için sezon değerlendirmesi yapması da daha belirleyici oldu bizim için. Genel hatlarıyla geçen sezon olduğu gibi savunma güvenliğini elinden bırakmayan fakat hücum anlamında elinde alternatifli bir kadro ve kaliteli isimlere sahip bir Karabükspor izlenimi bıraktı bize. Şimdi kaleden başlamak üzere kadro değerlendirmesini yapmaya çalışalım...

Karabükspor kalesinde STSL'de geçtiğimiz sezon oynanan 34 maçın tamamında 90 dakika oynayan tek isim olan Boy Waterman yer alıyor. Waterman kendi kariyerinde istikrar anlamında sıkıntılar yaşayan bir kaleciydi ama bu sezon da geçtiğimiz sezona benzer bir sezon geçirecğini söyleyebiliriz. Takım halinde savunmanın iyi yapılması Waterman'ın işini kolaylaştırsa da iş O'na kaldığında da elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Waterman'ın en önemli özelliklerinden birisi de ligin şüphesiz en iyi ayaklarına sahip kalecisi oluşu. Her iki ayağını da kullanabilen Waterman, Karabükspor savunma oyuncularının pres sonucu sıkıştığı anlarda tercih ettiği tek isimdi ve takımın maç istatistiklerinde en fazla Waterman'ın adı yer alıyordu. Waterman'ın geçtiğimiz sezon yaptığı 3 asistle de bu alanda lider olduğunu da ilginç bir detay olarak ekleyelim.
Waterman'ın gerisinde Eintracht Frankfurt takımından transfer edilen Aykut Özer yer alıyor. Aykut genç milli takımlarda da görev almış bir isim. Kendisi hakkında önümüzdeki dönemlerde iyi bir kaleci kazanılacağı söyleniyor. Karabükspor yönetimi de bunun farkında olacak ki kaleci antrenörlüğü konusunda Türkiye'de akla gelen en iyi belki de tek ismi olan Eser Özaltındere'yi göreve getirdi. Aykut'u bu sezon belki lig maçlarında görme şansımız olmayabilir ama kupada Tolunay Kafkas'ın görev verebileceğini düşünüyorum. Henüz 21 yaşında olan Aykut'un da bu konuda acelesi olmasa gerek. 3. kaleci konumunda ise 2 sezondur olduğu gibi Abdülaziz Demircan bulunuyor. Özetlemek gerekirse Karabükspor kalede sorun yaşamayacak gibi görünüyor.

Karabükspor savunmasında geçtiğimiz sezona oranla değişiklikler göze çarpıyor. Özellikle sağ ve sol beklerde değişiklikler söz konusu. Sağ bekte geçtiğimiz sezon uzun bir dönem Uğur Uçar forma giymişti. Sol bekte yer alan isimse İshak Doğan'dı. Mevcut kadroya baktığımızda iki oyuncu da kadroda yer almıyor. Uğur Uçar'ın takımdan ayrılmasının ardından Tanju Kayhan sağ bek alternatifi olarak transfer edilmişti işin aslı. Fakan İshak Doğan'ın da takımdan ani olarak ayrılışının ardından Tanju Kayhan'ı mecburen sola kaydırmak zorunda kaldı Tolunay Kafkas. Şu an için takımın bek sınıtısı yaşadığı söylenemez ama uzun lig, kupa ve Avrupa maratonunu iki oyuncuyla götürmek kolay değil. İki oyuncu diyorum çünkü sol bek alternatifi olan Emre Özkan şu anki fiziki yapısıyla formanın ağırlığını taşıyabilecek düzeyde değil. Özellikle bu bölgede transfer ihtiyacı açık. Transferin Karabükspor tarafından kapandığı belirtildi ama zaman neyi gösterir bilinmez. Son günlerde dış kaynaklı haberlere göre Reims forması giyen ve Orduspor döneminde başarılı bir görüntü çizen Atila Turan'ın adı Karabükspor ile anılıyor. Şahsi fikrim transferin gerçekleşmesi halinde yerinde bir takviye olacağı.
Erdem ve Tanju hakkında kısa bir değerlendirme yapalım. Erdem sezona çok iyi bir giriş yaptı ve Avrupa Liginde oynadığı 3 maçta da takımın en iyilerinden biri olmayı başardı. Geçtiğimiz sezonun özellikle ilk yarısında Tolunay Kafkas'ın Uğur Uçar'ı tercih etmesine rağmen formayı kapmasını bilmişti.
Tanju Kayhan da gerçek bölgesi olmamasına rağmen sol kanatta başarılı maçlar çıkarıyor. İshak'la karşılaştırmak doğru olmaz ama oynadığı maçlarda İshak'ı aratmayacağını gösterdi.


Savunmanın göbeğinde geçtiğimiz sezona Mabiala - Puygrenier ikilisi ile başlanmış fakat 8. haftadan itibaren Mabiala - Yiğit ikilisine dönüş yapmıştı Tolunay Kafkas. Mabiala ve Yiğit ikilisi başarılı maçlar çıkarmış, devre arasında da Murat Akça takviyesiyle alternatif katkısı gelmişti. Bu sezon başında ise Ankaragücü, Galatasaray ve Antalyaspor formalarıyla tanıdığımız Emre Güngör hamlesi gerçekleşti. Mabiala'nın yanına bu tarz tecrübeli bir isim bekleniyordu ve Emre de mevcut seçenekler arasından tercih edilir bir isimdi. İzlediğimiz maçlarda da Mabiala ile iyi bir ikili olacağı izlenimi verdi. Fakat ceza sahası ve çevresinde yaptığı kayarak müdahaleleri her zamanki gibi riskli . Bu tip pozisyonları geçtiğimiz dönemlerde de çok izlemiştik Emre'den.
Savunmada kullanılabilecek diğer isimler geçen sezon olduğu gibi Yiğit İncedemir, Murat Akça ve genç oyuncu Onur Cenik. Murat Akça ve Yiğit İncedemir, Mabiala ve Emre Güngör'ün sakatlık ve cezalı gibi durumlarda tercih edeceği isimler olacaktır.

Orta sahadaki en büyük kayıp şüphesiz ki Furkan Özçal'ın takımına geri dönmesi oldu. Görev alan diğer oyuncular genel anlamda aynı yapıya sahip oldukları için Furkan'ın muadili olarak gösterebileceğimiz bir oyuncu tam olarak bulunmuyor. Belki Hakan Özmert'i bu kategoriye alabiliriz ama onun da istikrar anlamında sıkıntıları olduğunu biliyoruz. Samba Sow, Musa Çağıran, Yiğit İncedemir ve Trabzonspor'dan transfer edilen Aykut Akgün ise orta sahadaki savunma kısmında daha ağır basan oyuncular. Aykut Akgün transferini eleştirmiştik ama sezon ortasında gerçekleştirilecek Afrika Kupası'nı göze aldığımızda kadro derinliğinin öenmi daha da artıyor.
Karabükspor yönetimi Furkan için Galatasaray'ın son kararını beklediklerini ve oyuncuyu kadrolarına katmak istediklerini bildirmişti. Furkan'ın da Karabükspor'da oynamak istediği biliniyor fakat Furkan için son karar Galatasaray teknik heyetinde olacak. Aslına bakılırsa ofansif orta saha için İshak Doğan'ın Trabzonspor'a transferinde Soner Aydoğdu için anlaşılmış fakat oyuncu Karabükspor'da oynamayı kabul etmemişti. Daha doğrusu oynamak yerine parayı tercih etti de denebilir. Bunun muhasebesini  yapmak bize düşmüyor haliyle. Tolunay Kafkas'ın bu sezon kiralık olarak kadroya dahil edilmesini istediği genç oyuncu ise Fenerbahçe'den İbrahim Serdar Aydın oldu.
İbrahim Serdar için oldukça potansiyelli bir oyuncu olduğu ve önümüzdeki yıllarda adından sıkça söz ettireceği söyleniyor. Biz de umalım ki Türk futbolu için bir değer kazanalım, bunu yaparken de Karabükspor olarak hem oyuncunun gelişimine katkı sağlayalım hem de oyuncudan faydalanalım. Fakat gördüğümüz kadarıyla Serdar'ın da sert lig maratonunda ne kadar şans bulacağı, bulsa da kısa zaman diliminde verebilecekleri koca bir soru işareti. Biz yine bardağın dolu tarafından bakmaya çalışalım ve İbrahim Serdar için iyi bir sezon temennisinde bulunalım.

Kanatlara göz attığımızda geçen sezon olduğu gibi yeni sezonda da Ahmet İlhan ve Erkan Kaş'ın bu yükü çekeceğini söylemek yanlış bir tespit olmaz. Ahmet İlhan önceki sezonlardaki inişli çıkışlı grafikten sonra toparlanmış ve bunun neticesinde milli takımdan yeniden davet almıştı. Ahmet İlhan'ın eksik olduğu yönler muhakkak var ama bireysel anlamda kendini geliştirmekte olduğunu görmek sevindirici.
Beşiktaş'tan kiralık olarak gelen ve çok iyi bir sezon geçiren Erkan Kaş'ı takımının en azından kadro derinliği için değerlendireceğini düşünenlerden biri de bendim. Beşiktaş böyle bir tasarrufta bulunmayınca Karabükspor yerli piyasası için gayet makul sayılabilecek bir bedel karşılığı oyuncuyu kadrosuna katmayı başardı. Erkan Kaş'ın bu imzası Karabükspor adına transfer döneminin en yerinde hamlelerinden biri oldu. Erkan'ın da henüz 22 yaşında ve gelişime açık bir oyuncu olduğunu ekleyelim.
Kanatlarda görev alabilecek diğer isimler Gaziantepspor'dan transfer edilen Abdour Razack Traore, Sporting Lizbon'dan 1 yıllığına kiralanan Valentin Viola ve Elazığspor'dan kadroya dahil edilen Onur Ayık. Bu oyuncuların ortak özellikleri her iki kanatta da oynayabiliyor oluşları. Zaten Karabükspor'un maçlarını izleyenler maç içinde taktiksel olarak kanat oyuncularının sık sık yer değiştirdiklerine şahit olmuşlardır. O sebeptendir ki saydığımız oyunculardan hangisi görev alırsa alsın saha içi taktik değişimine göre farklı bölgelerde görmemiz mümkün.

Forvet hattında geçtiğimiz sezonlara oranla alternatifli isimlere sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Takımın 4 sezondur skor yükünü çeken İlhan Parlak takımdan ayrılırken, Eneramo da diğer kiralık oyuncular gibi takımına dönen isimlerden birisi olmuştu. Eneramo Tolunay Kafkas'ın transfer döneminde kadrosuna katmak istediği isimlerden birisiydi fakat bonservis konusunda yaşanan sıkıntılar aşılamayınca Eneramo defteri yönetim tarafından tamamen kapatıldı.
Tolunay Kafkas'ın bir özelliği de tanıdığı oyuncularla çalışma arzusu. Bunu gerçekleştirilen transferlerden de görebiliriz. Akpala ve Turgay Bahadır hamleleri bunlara örnek teşkil ediyor. Akpala sezonun ilk yarısında attığı goller ve ortaya koyduğu performansla kendisini kabul ettirmişti. Fakat devrenin son haftasında oynanan Sivasspor maçında yaşadığı ağır sakatlık en verimli döneminde formadan uzak kalmasına sebep oldu. Gerek oyuncular gerekse idari kadroyla arasındaki iyi ilişkiler Akpala'yı tekrar Karabük'e getirdi. Taraftarın da çok değer verdiği bir oyuncu olan Akpala Karabükspor'un hücum gücüne katkı yapmaya çalışacak. Turgay Bahadır'dan beklentilerse asgari seviyede. Bursaspor günlerinin ekmeğini yiyen Turgay'ın İBB ve Erciyes dönemlerinde oynadığı maç sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Beklentiler de bu doğrultuda oluyor.

Santrafor bölgesindeki diğer takviyelerden birisi de 30 yaşındaki Demokratik Kongolu oyuncu Dominick Kumbela'ydı. Transfer sezonunun ilk imzalarından birisi olan Kumbela Braunschweig formasıyla geçirdiği parlak sezonların ardından Karabükspor'a transfer olarak Almanya dışındaki ilk yurt dışı tecrübesine merhaba demiş oldu. Fiziki yapısıyla kafalarda soru işaretleri oluşturan Kumbela geride kalan 3 maçta beklentileri fazlasıyla karşıladı. Boy dezavantajı olmasına rağmen kafa toplarındaki etkinliği dikkat çekiciydi. Özellikle Saint Etienne karşısında rakibi ile arasında bariz bir fark olmasına rağmen hemen hemen her topta avantaj sağlamayı başarmıştı. Kanatlarda görev alacaklarını öngördüğümüz Valentin Viola ve Onur Ayık'ın da ileri uçta da değerlendirilebileceğini söyleyebiliriz.

Valentin Viola için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Racing Club altyapısından yetişen Viola takımında gösterdiği performansla Avrupa'nın transfer pazarı olan Portekiz'in Sporting Lizbon kulübünün yolunu tutar. Fakat burada beklenen çıkışı gerçekleştiremeyince geçtiğimiz sezonu ülkesinde Racing formasıyla tamamlar. Hücumun her bölgesinde oynayabilen Viola'nın istatistiksel anlamda doyurucu olduğunu söyleyemeyiz ama mücadele gücüyle özellikle Arjantinli taraftarların çok sevdiği bir futbolcu.. Kendisi hakkındaki düşünceler de Sporting'de yeterli fırsatı bulamadığı ve oyuncunun değerlendirilemediği yönünde. Saint Etienne karşısında da oynadığı kısa süre içerisinde bizde fikir oluşturmayı başardı. Top hakimiyeti, fiziki yeterliliği ve tekniğiyle lig standartının üzerinde olduğu izlenimi bıraktı. Şahsım adına Karabükspor'da en çok güvendiğim oyuncuların başında geliyor Viola. Tabii ki bunun için oynaması ve takıma tam anlamıyla katkı verebilmesi için zaman gerekecek.

Karabükspor kadrosundaki isimlere teker teker baktığımızda görünen tablo şu an için bu şekilde. Kadroda taşların tamamen yerine oturduğunu söylemek şimdilik zor. Özellikle hücumda geçen sezon olduğu gibi yaratıcılık anlamında sıkıntılar devam ediyor. Bireysel performanslar da haklı olarak henüz istenilen düzeyde değil. Yine de geride kalan 3 resmi maçta ortaya konulan performans Karabükspor adına sevindirici. Şu anki görüntüye göre ligin belki de en hazır takımı konumunda bulunuyor. İleriki haftalarda fiziken olmasa da mental anlamda sıkıntılarının yaşanabilir. Bu da bilhassa Avrupa kupasında alınan sonuçlarla alakalı olacak gibi görünüyor.
Karabükspor için bu sezon belirlenen hedefte tevazu gösterilmiş ve ilk 10 olarak belirlenmiş durumda. Avrupa Ligi oynayan ve mevcut görüntüsüyle hiç de fena durmayan bir takım için belirlenen hedef düşük görülebilir fakat acı tecrübeler yaşayan bir takım için tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Şampiyonlar Ligi elemesi oynayan fakat ligin sonunu kümede kalma savaşı vererek tamamlayan bir Sivasspor örneği var yakın tarihte. Karabük'te şu anda huzur ve gurur hakim. Umuyoruz ki bu serüven olabildiğince uzun sürsün ve biz de bunun haklı gururunu yaşamaya devam edelim. Lig için söyleyebileceklerimiz ise kervan yolda düzülür...

Hayırlı bir sezon dileğiyle...


 






22 Ağustos 2014 Cuma

Bu Gurur Sizin...


Sınırları zorlamaya devam ediyoruz. Fransa Ligine iyi bir başlangıç yapan, fizik ve motivasyon olarak üst seviyede olan bir takıma karşı 90 dakika boyunca aynı direnci göstermek hiç kolay değil. Üstelik karşınızdaki takım uzun yıllardır aynı oyunculardan kurulu ve belli bir taktik disiplene sahipse. Kalite farkını da belirtmeye gerek yok sanırım.

Tolunay Kafkas iç sahada oynamanın getirdiği sorumlulukla biraz daha ofansif bir kadro çıkarmıştı. Beklentilerin aksine Hakan Özmert'le değil yaratıcılık bakımından bir tık üzeri olan Traore ile başladı oyuna. Rakibin kanat oyuncularının tehlikesinin farkında olacak ki sık sık Kumbela ve Traore'den kanatlara yardım etmesini istedi. Saint Etienne teknik direktörü Christophe Galtier ise son oynanan Reims maçının aksine Hamouma ve Cohade'yi ilk 11'de sahaya sürdü.

Rakibin en zayıf bölgesinin şüphesiz ki sol savunması olduğunun farkındaydık. Hücum özellikli bir sol kanat oyuncusu olan Tabanaou'nun bölgesinden Ahmet İlhan ve Erdem'le etkili de başlamıştık ama devamı gelmedi. 20 dakikalık bölümde her iki takımda birbirini tarttı desek doğru olur aslında. Bu dakikalardan sonra Saint Etienne baskısını hissettik. Özellikle Hamouma'nın sağ kanattan yaptığı ataklar tehlike yarattı. Cohade'nin de ayağına aldığı her topta kritik ara pasları denemesi bizi biraz sıkıntıya düşürdü. Yan toplarda yaşadığımız stresli dakikalarda ise şanslıydık. Özellikle Sall'ın direkten dönen kafa vuruşunda tam anlamıyla çaresiz kaldık. 
Hocanın Musa Çağıran üzerinde neden bu kadar durduğunu daha iyi anlıyoruz aslında. Orta sahada Yiğit İncedemir'in tüm iyi niyetine rağmen yaptığı pas hataları ve hamlesizlikleri kontra atak olarak kalemizde tehlike yarattı. Musa'nın da derli toplu bir oyuncu olduğu söylenemez ama topa sert oyunu ve o bölgedeki bağlantısıyla hem takıma hem de Sow'a nefes aldırdığını söylememiz gerekiyor. Bu maçla birlikte cezasını tamamladığını belirtelim.

Devre sonuna doğru hemen hemen her maç denediğimiz kanat oyuncularının ters kanada geçmesini uyguladık Ahmet İlhan ve Erkan Kaş'la. Olumlu da sonuçlar verdi bu taktik değişiklik. Özellikle Erkan Kaş sağ kanatta çok iyi işler yaptı. Ahmet İlhan'ın da sol kanattan içe kat edişlerini izledik. Biraz akıllı olup zamanlamasını ayarlasa golle de girebilirdik soyunma odasına. 

İkinci yarıda da ilk yarının başında olduğu gibi atak geliştirmek isteyen ve golü düşünen bir Karabükspor vardı sahada. Hücumda etkisiz kalan Traore'nin yerine Hakan Özmert beklentisi oluşmuştu ama Tolunay Kafkas kadroda değişikliğe gitmeden çıktı sahaya. Maçın başından bu yana rakibiyle girdiği tüm hava toplarından kısa boyuna rağmen galip çıkan Kumbela'nın repertuarından sunduğu müthiş golle öne geçmeyi başardık. Golde en büyük katkıyı orta sahada kazandığı topla hücumu başlatan Yiğit İncedemir'in verdiğinin altını çizerek hakkını teslim edelim. Kumbela'ya dönecek olursak Rosenborg serilerinden bu yana golü hak etmişti esasında. Uzaktan etkili şutlarıyla da bu sezon atacağı goller hakkında ipuçları verdi bize. 

Galtier'in yenen golün arından Hamouma'nın yerine Reims maçının yıldızlarından Monnet Paque'yi oyuna sürmesi de rakibe hücumda çare getirmedi. Bir diğer önemli isim Gradel'in de ikili markaja maruz kalması duran toplara sığınmasına sebep oldu Saint Etienne takımının. Tecrübesizliğimizin de etkisiyle bol bol duran top şansı verdik rakibe. Neyse ki hepsinde de bir şekilde savuşturmayı bildik. Maçın sonlarına doğru da iyice şişirme toplarla gelmeye çalıştılar ama en iyi yaptığımız işi yapıp savunmada geçit vermedik. Biraz daha cesaretli olup sağlıklı düşünebilsek ikinci golü de bulabilirdik. 

Beni en çok sevindiren unsurların başında da kenardan aldığımız katkı oldu. Özellikle bu sezon çok şeyler beklediğim Valentin Viola oyunda kaldığı kısa süre içerisinde kalitesini belli etti. Gerek fizik gücü gerekse tekniğiyle takım kimyasına nasıl uyum sağlayacak bir oyuncu olacağını gösterdi bize. Hem ligde hem de nasip olursa Avrupada kadroyu geniş tutmanın faydalarını göreceğimizi düşünüyorum. 

Dün akşama dönecek olursak bu galibiyet çok yakıştı takımımıza. Oyuncular da ayırt etmeksizin mücadelelerini esirgemedi hiç bir şekilde. Çok büyük bir başarı elde ettik ve çok da büyük bir avantajla deplasmana gidiyoruz. Yalnız hiçbir şey bitmiş sayılmaz. Nasıl sıcak bir atmosferde olacağımızın farkındayız ama Tolunay Kafkas'ın oyuncularına benimsettirdiği kırılganlıktan uzak yapı en büyük güvencemiz olacak. Skor ne olursa olsun mücadeleden ödün vermeyecek bir takım bekliyor olacak bizi deplasmanda da.

Şöyle bir düşündüğümüzde bu takımın aslında çoktan başarıya ulaştığını, bu andan sonra gelecek her türlü sonucun bile kabulümüz olduğunu bilmeleri gerek oyuncuların. Ama yine neden olmasın demeden geçemiyoruz işte...

Maçın Özet Görüntüleri ;




31 Ağustos 2013 Cumartesi

STSL 3. Hafta Karabükspor - Gençlerbirliği

281020121705573456708_2

Elazığspor deplasmanına çıkarken alınacak galibiyetin sürpriz olmayacağını, olası beraberlik durumunda ise kayıp olarak değerlendirilmeyeceğini belirtmiştik. Nitekim bunlar maç öncesi düşüncelerimizdi. Ancak maçın son düdüğüyle birlikte deplasmanda alınan 1 puandan çok kaçan 3 puanın üzüntüsü hakimdi.

Kasımpaşa karşılaşmasından anımsadığımız şekilde yine savunmadan çıkışlarda ayağa paslarla ve topun hakimiyetinin kendisinde olmasını isteyen bir oyun anlayışı ile sahadaydık. Maçın başından itibaren karşı kalede etkili olmaya çalışan Karabükspor’un bu atakların sonucunda golü bulması gecikmedi. Golün ardından öyle pozisyonlar kaçtı ki maçın kopması hiçten değildi. Fakat yine o lanet kural işledi ve özellikle takımın en yumuşak karnı olarak nitelendirebileceğimiz sol kanadımızdan yediğimiz atakların sonucunda kalemizde golü gördük. İkinci yarıyla beraber oyunun hakimiyetini alan taraf Karabükspor’du. Taraftarını arkasında almak isteyen Elazığspor’a oyunun kontrolünü bırakmayan takım Erdem’den görmeye pek alışkın olmadığımız bir golle skor üstünlüğünü tekrar ele almıştı. Golün ardından iyice açılacağını düşündüğümüz Elazığspor karşısında yakalayacağımız hızlı hücumlarla oyunun kopmasını beklerken kendi silahımızla vurulduk. Uydurma bir penaltıyla 3 puan hayallerimizi elimizden alan hakemin ve buna sebebiyet veren savunmamızın yardımınıda es geçmeyelim…

Sonuç olarak takım oyunundaki istikrar anlamında bizi ümitlendiren, fakat bazı kararlarda da ısrar etmenin yarardan çok zarar getirdiğini gördüğümüz bir karşılaşmayıgeride bıraktık. Umalım ki bunları teknik heyetimiz de görmüştür ve aynı kararlarda ısrarcı olunmaz. Bunları yazının ilerleyen bölümlerinde tekrar ele alacağız. Şimdi kendi evimizde ağırlayacağımız rakibimiz Gençlerbirliği takımına kısaca göz atalım…

Gençlerbirliği takımı yeni bir yapılanmaya gitti bu sezon. Her bölgesinden önemli oyuncularını kaybeden takım yerlerini doldurmaya çalışsa da bunu elini cebine atmadan İlhan Cavcav metoduyla gidermeye çalıştı. İlk olarak henüz sezon bitmeden kalıp kalmayacağı tartışmaları yaşanan teknik direktör Fuat Çapa ayrıldı takımdan. Çapa’nın Erciyesspor ile anlaşmasının ardından takıma katıldığı devre arasından ligin sonuna kadar Gençlerbirliği’nin skor yükünü üstlenen Björn Vleminckx, orta sahanın etkili ismi Randal Azofeifa ve takım kaptanı Cem Can hocasının peşinden giden isimler olmuştu. Savunmanın bel kemiği Aykut ve son olarak da taraftarın sevgilisi, Gençlerbirliği takımının en önemli kozlarından Hurşut Meriç Ankara’dan ayrılan isimler oldu.
Takıma dahil olan isimler ise Sedat Bayrak, Nizamettin Çalışkan, Serkan Yanık gibi ligin tecrübeli oyuncuları; Mervan Çelik, Deniz Naki ve Uğur Çiftçi gibi genç yetenekler ile Süper Ligde 4. sezonuna hazırlanan Bogdan Stancu, Gosso ve Smiljanic gibi yabancı hamleleriydi. Gaziantepspor’la olan kiralık sözleşmesi sona eren Oktay Delibalta da bu sezon Gençlerbirliği forması giyecek bir diğer oyuncu oldu. Gelen – giden değerlendirmesi yaptığımızda terazinin gidenler tarafından yana ağır bastığını söylemek yanlış olmasa gerek…

Geçtiğimiz sezonu Fuat Çapa yönetiminde büyük takımlar karşısında alınan başarılı sonuçların haricinde, ligin en az mağlup olan takımlarından biri olmasına rağmen klasik beraberlik takımı diyebileceğimiz bir görüntüyle tamamladılar. Sezon içerisinde de bizde olduğu gibi hedef belirlemekte zorlandılar. UEFA kupasına gidiyoruz derken ligin sonunda az da olsa tedirginlik yaşadılar. Bu sezona ise yeni hocası ve sistemiyle üst sıraları zorlamak amacıyla giriyorlar…
Metin Diyadin yönetiminde sezona Çaykur Rizespor karşısında alınan mağlubiyet ve tat vermeyen saha içi performansıyla başlayan Gençlerbirliği, kendi evindeki 3-0’lık Akhisar galibiyeti ve göze hoş gelen futboluyla moral buldu. Her iki karşılaşmada da sahaya çıkan kadrolarda farklılıklar göze çarptı. Anlaşılan o ki hazırlık dönemlerinde Metin Diyadin kendisini tatmin edecek bir saha içi dizilişini tam olarak kurgulayabilmiş değil. Her zaman olduğu gibi kadro değerlendirmemize başlayalım…

Gençlerbirliği kalesini as kaleci olarak 3. sezonuna giren Ramazan Köse koruyor. Her geçen sezon tecrübesini artıran Ramazan yabancı sınırlamasını da göz önüne aldığımızda Gençlerbirliği için önemli bir kazanç. Zaman zaman hatalı goller yese de Ramazan’ın iyi bir kaleci olduğunu düşünenlerdenim. Yönetim de kaleci transferi düşünmeyerek kendisine ne kadar güvendiğini gösteriyor. Ramazan’ın gerisindeki isim Ferhat Kaplan. Özkan Karabulut’un Ankaraspor’a kiralanmasının ardından Ferhat takımın ikinci kaleci pozisyonuna geldi…
Savunmanın sağında her ne kadar kendi pozisyonu olmasa da Cem Can, Fuat Çapa’nın vazgeçemediği isimlerden birisi olmuştu. Gerisinde bekleyen isim ise Serkan Kurtuluş’tu. Cem Can’ın ayrılmasının ardından bu bölgeye şahsen Karabükspor’a gelmesini çok istediğim ve bunu sık sık da dile getirdiğim Serkan Yanık transferi gerçekleşti. Serkan hem savunmada hem hücumda belli çizgisi olan, mücadeleci bir oyuncu. Ayrıca zaman zaman savunmanın göbeğinde, ihtiyaç halinde ise sol bekte bile görev alabilecek bir isim. Geride kalan haftalarda da gördüğümüz üzere Serkan Yanık bu bölgede Metin Diyadin’in ilk alternatifi olacak. Adaşı Serkan Kurtuluş da geçtiğimiz sezon olduğu gibi yine şans bekleyecek Serkan Kurtuluş’un da takımın joker oyuncularından birisi olduğunu söylememiz gerek. O da savunmanın her hattında oynama kabiliyeti olan bir oyuncu…
Savunmanın soluna baktığımızda Süper Ligin adından söz ettiren ve geçen yılın en başarılı transferlerinden birisi olarak kabul edilen Dusko Tosic’i görüyoruz. Bu sezon da Tosic sol bekin daimi sahibi olacaktır fakat geriden gelen bir isim dikkat çekiyor. Hacettepe’den transfer edilen Uğur Çiftçi hem hazırlık dönemindeki performansı hem de geçtiğimiz hafta oynanan Akhisar karşılaşmasındaki oyunuyla bu sezon beklemediği kadar şans bulabileceğini gösterdi.
Aykut Demir’in Trabzonspor’a transferinin ardından Gençlerbirliği savunmasında derin bir boşluk oluşmuştu. Elde stoper olarak sadece Kulusic ve Ahmet Çalık kalmıştı. Bu eksikliği gidermek adına geçtiğimiz sezonu Elazığspor’da tamamlayan Sedat Bayrak kadroya dahil edildi. Sedat’ın Aykut’un boşluğunu gidermesini beklemek fazla iyimserlik olsa da tecrübesiyle takımına katkı vermeye çalışacak. Çaykur Rizespor karşılaşmasında Sedat – Kulusic olarak oluşturulan savunmanın göbeği, Akhisar karşısında Ahmet – Tosic olarak yer aldı. Bu bölgede Metin Diyadin’in hala arayış içerisinde olduğu görülüyor. Savunmadaki diğer isimler gurbetçi oyuncu Ferhat Görgülü ve yukarıda da bahsettiğimiz gibi Serkan Kurtuluş ve Serkan Yanık. Bu hafta cezası dolan Kulusic’in yeri garanti fakat partneri kim olur söylemek zor…

Orta sahada gereğinden fazla yoğunluk olduğunu söyleyebiliriz. Bu bölgede Özgür İleri, Radosav Petrovic ve Doğa Kaya gibi oyuncular yer alırken; Gosso, Smiljanic ve Nizamettin hamleleri geldi. Bu oyuncuların özelliklerini göz önüne aldığımızda benzer niteliklerde olduklarını görüyoruz. Takımdan ayrılan Azofeifa’nın yerinin Gosso ile doldurulmak istendiği söylenebilir ama bunu ne kadar karşılar soru işareti. Yeni transferlerden Smiljanic ve Nizamettin de savunmaya yatkın isimler. Sırp oyuncu Smiljanic takımdaki Tomiç, Tosiç, Kulusic, Petrovic ve Lekic’in ardından transfer edilen bir diğer Sırp oyuncu oldu. Smiljanic hayal kırıklığı ile sonuçlanan İspanya macerasının ardından Partizan’da yaşadığı şampiyonluklar ile tekrar kendine gelmişti. İkinci yurt dışı deneyimini Gençlerbirliği ile yaşayacak oyuncunun performansı merak ediliyor. Nizamettin’in ise benim beğendiğim oyunculardan olmadığını söylemem gerek. Hem Manisa hem de Ordu’da gösterdiği performans da bu düşüncemi doğruluyor. Oyuncu ne hikmetse yine süper ligde tutundu. Görünen o ki Metin Diyadin tarafından da tutulan bir isim. Akhisar karşısında etkili bir oyun ortaya koysa da bunu genele yayacağını sanmayanlardanım.

 Görüldüğü gibi Gençlerbirliği orta sahasında oldukça kalabalık bir oyuncu listesi var. Geride kalan haftalarda bu bölgede yeri değişmeyen ve her iki maçta da yer alan isim Gosso olmuştu. Bu hafta iyi oyununun mükafatını alacağını tahmin ettiğim Nizamettin ve Gosso ikilisi Karabük deplasmanında savunmanın önündeki ikiliyi oluşuracaklardır…

Azofeifa’nın ayrılmasının ardından tam anlamıyla 4-2-3-1 dizilişini benimseyen Gençlerbirliği’nde forvetin arkasında yer alan 3’lü ligin ilk haftasında Mervan-Tomic-Jimmy olurken, Akhisar karşısında Jimmy-Oktay-Stancu şeklinde olmuştu. Hücuma çıkışlarda ise Stancu’nun forveti ikilediği bir oyun anlayışı hakimdi. Gençlerbirliği takımı yukarıda da bahsettiğimiz gibi orta sahada kreatif oyuncu eksikliği yaşadığı için en önemli hücum varyasyonu hızlı ataklara dayalı. Bunu da kanatlardaki etkili oyuncuları ile yapma eyilimindeler. En azından geçen sezon bu anlayışla sahada yer alıyorlardı. İstatistiklere baktığımızda da bunu net olarak görebiliyoruz. Geçen sezon ligin en az pas yapan takımlarından birisi olmuştu Gençlerbirliği. Eldeki malzemeye baktığımızda da bu anlayışın değişeceğini sanmıyorum…

Saydığımız oyuncuların hemen hemen tamamı forvet arkasındaki her bölgede oynayabiliyor. Gerek maç maç, gerekse maç içerisinde bu değişkenliği görmek mümkün. Örneğin Jimmy Durmaz geçen sezon genelde sol kanatta yer alırken bu sezon O’nu sıklıkla sağ kanatta izleyebiliriz. Keza devre arasında takıma dahil olan ve Hurşut’un yokluğunda sağ kanatta izlediğimiz Tomiç’i de bu sezon forvetin arkasında göreceğiz. Oktay Delibalta, Mervan Çelik ve Ermin Zec’i, hatta Akhisar karşısında olduğu gibi Stancu’yu dahi bu şekilde değerlendirmek mümkün. Toparlayacak olursak Gençlerbirliği takımında dananın kuyruğu bu bölgede kopuyor…

Gençlerbirliği forvet hattı geçen sezonun ilk yarısında Lekiç ve Ekigho ile ne yapsa olmamış yok denecek bir katkı almıştı. Devre arasında kiralanan Vleminckx lige rüzgar gibi bir giriş yapınca adeta sen nerelerdeydin dedirtiyordu. Bunu da Ekigho – Lekiç ikilisinin 17 maçta yapamadığını yapıp, henüz ilk maçında 4 gol birden atarak gösteriyordu. Sezonu da 9 golle tamamlayıp azımsanmayacak bir katkı verdi. Sezon sonunda oyuncunun bonservisinin alındığı söylense de İlhan Cavcav inadını tutturunca Vleminckx Erciyes’in yolunu tuttu. Bu gelişmeler üzerine sezon başı Lekiç ve Ekigho ikilisinden hayır gelmeyeceğini anlayan Gençlerbirliği yönetimi yeni arayışlara yöneldi. Orduspor tarafından hatırı sayılır bir meblağ karşılığında transfer edilen Bogdan Stancu’yu kimin transfer edeceği merak edilirken, Gençlerbirliği makul bir ücret karşılığında oyuncuyu renklerine bağladı. Orduspor ile geride bıraktığı 2 sezona 10’ar gol sığdıran Stancu tercih edilebilir bir isimdi. Ancak Vleminckx sonrası beklentiler doğal olarak yükselmişti. Stancu’nun sezon içerisinde belli bir gol adedine ulaşması mümkün ancak aranan isim olup olmadığı konusunda şüpheler var. Hücumda tek kaldığında sıkıntılar yaşayabiliyor.
Forvette görev alan bir diğer isim ise Boşnak oyuncu Ermin Zec. Geçen sezon çoğunlukla sol kanatta izlemiştik Zec’i. Bu sezon ise daha çok ileri uçta görebiliriz. Fakat deplasman ve iç saha maçlarına göre bu durum değişebilir. Energie Cottbus’tan transfer edilen gurbetçi oyuncu Deniz Naki ise kendisini göstermeye çalışacak...

Karabükspor’a dönecek olursak; Oynanan her iki maçta da izlediğimiz Karabükspor bizlere ilerisi için fazlasıyla umut verdi. Elazığspor karşılaşmasında yenilen 2 gole rağmen oyun kurgusundaki ısrar ve oyuncuların performansında dalgalanmaların olmaması bizleri sevindiren unsurlardı. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Karabükspor’un belli bir oyun planı var ve bunu sezon boyunca sürdürme çabasında olacak. Tam olarak taşların yerine oturması için ise birkaç haftaya daha ihtiyaç olduğu görülüyor. Bu süreci kısaltmak da tabii ki Tolunay Kafkas’ın elinde. Yalnız bunu yaparken hatalarını da görmesi gerekiyor. Özellikle her iki maçta da savunmanın solunda Uğur’da ısrar etmesininin mantıklı bir açıklaması olması gerek. Hücumda sıfır üretkenliği olan Uğur’un savunmada da güven veren bir yapısı olmadığı ortada. Elimizde bulunan 3 sol bek daha varken Uğur ısrarının devam etmesi durumunda ilerleyen haftalarda canımız daha çok yanabilir. En azından Emre ve İshak’tan birinin değerlendirilmesi gerekiyor.
Hücumda ise yine haklı çıktığımızı görmekten maalesef huzursuzuz. Bu takımın sağ açığı olmadığını defalarca tekrarladık. İlhan Parlak’la bu eksikliği gidermek olsa olsa zoraki durumlarda tercih edilmesi gereken bir durum olmalı. Sol kanatta da Ahmet İlhan’ın bal yapmayan arı görüntüsü ve eksik yönlerini gidermeye çalışmamasıyla hücum seçenekleri kısıtlı bir hal alıyor. Neyse ki hafta arasında yapılan Pedersen takviyesi ile bu sorun büyük ölçüde giderildi. Uyum sorununu aştığı takdirde hem kanatlardaki bu eksiklik giderilmiş olacak hem de takım içinde LuaLua’nın oyun dilinden anlayacak birisi olacak. Ayrıca cepheden kullanılacak duran toplarda Cernat sonrası ilk kez önemli bir isim kadroda olacak. Aylardır beklenen santrafor takviyesi de sonuçlandığı takdirde Karabük taraftarı rahat bir nefes alacak.

Kısa başlıklar halinde toparlamamız gerekirse ;
# Elazığspor karşısında yaptığımız hataları tekrarlamamız halinde bundan faydalanacak isimler Gençlerbirliği takımında fazlasıyla mevcut. Dolayısıyla bu maçta da çizgi elemanlarına fazlaca iş düşüyor. Ahmet İlhan ve İlhan Parlak’ın beklere yardımı kritik önemde.
# Jimmy ve Tosic gibi duran topları etkili kullanan isimlere sahipler. Özellikle her iki oyuncunun kesme olarak kullandığı ortalar tehlike yaratıyor. Zira Gençlerbirliği takımı geçtiğimiz sezon bu tip pozisyonlardan bir çok gol buldu.
# Yukarıda da bahsettiğimiz gibi duran toplar oldukça etkili. Oynaması halinde Kulusic, Ahmet, Özgür ve Sedat gibi hava hakimiyeti oyuncular bulunuyor. Özellikle Ahmet’in timingi  çok iyi. Bunu geçtiğimiz sezonki Fenerbahçe karşılaşmasından da hatırlayabiliriz. Ayrıca hazırlık maçlarında da bunu net şekilde gösterdi.
# Ermin Zec ve Stancu gibi savunma arasına sızabilen oyunculara sahipler. Mabiala ve Puygrenier savunmayı oldukça önde başlatıyor. Keza top kayıplarında da bu ikili ağır kalıyor. Mutlaka dikkat edilmeli.
# Sorunlu bölgeleri olarak savunmanın göbeği diyebiliriz Gençlerbirliği için. Rizespor’lu Sercan Kaya’nın attığı golü hatırlarsak savunma arasına atılacak toplarda etkili olunabilir.
# Gökhan Ünal’ın yükselen formu devam ediyor. Gökhan’dan maksimum verim almak için kanatları verimli kullanmak gerekiyor. Duran toplarda etkili olan Gençlerbirliği savunması hareketli pozisyonlarda sıkıntı yaşayabiliyor.

Milli maç arasına girmeden önce alınacak bir galibiyet moral kaynağı olacaktır… Taraftarımızın önünde, göze hoş gelen, coşkulu ve 3 puan ile sonuçlanan bir oyun temennimiz...
                                                                 
 
   




23 Ağustos 2013 Cuma

STSL 2. Hafta Elazığspor - Karabükspor

elazigspordan_altin_degerinde_3_puan13670891880_h1019520
 
Açıkçası maç öncesi tedirginlik hakimdi. Buna sebep de rakip analizinde belirttiğimiz üzere Kasımpaşa takımında bulunan birbirinden yenetekli oyuncuların yanısıra, sadece bir kamp döneminde çalışma imkanı bulan Karabüksporlu oyuncuların göstereceği soru işaretlerine sebep olan performansıydı. Fakat Tolunay Kafkas’ın takıma elinin değdiği o kadar netti ki bunu görmemek imkansızdı.
 
Kendine güven duyduğu her halinden belli olan, ayağa paslarla, mecbur kalınmadıkça topların gelişigüzel uzaklaştırılmadığı, duran topların bilinçli kullanıldığı oyun sistemi ilk yarım saatlik süre zarfında bize yansıyanlardı. Geçen sezondan kalma alışkanlıklar da yok değildi tabii. Özellikle topun rakibe bırakılması konusunda biraz aşırıya gidildiği oldu. Yine de izlediğimiz oyun, belki de ilk kez bir sezona girerken ağzımızda tat bıraktı. Üstelik bunu güçlü bir rakibe karşı, maç boyunca önemli bir pozisyon vermeden net bir skorla galip gelerek başarabilmek bizim için ayrı bir mutluluk kaynağıydı…
 
Oyuncuların bireysel performansları da beklentilerin üzerindeydi. Yeni transferlerden başlayacak olursak;
Kaleci Boy Waterman şahsen tereddütle yaklaştığım isimlerden birisiydi. 90 dakika içerisinde yaptığı kurtarışların yanısıra duruşuyla da kalesinde güven verdi. Savunmada Puygrenier beklendiği gibi liderlik özelliklerini gösterdi. Hava toplarındaki hakimiyeti ve topu oyuna sokuşlardaki başarılı görüntüsü takımın önemli kozlarından biri olacağının izlenimini verdi. Yalnız Mabiala ile aralarında zamana ihtiyacı olduğu da gözlerden kaçmadı. Orta sahada görev alan Samba Sow maçın tam anlamıyla yıldızıydı. Enerjisi, toplu ve topsuz oyundaki performansıyla ben buradayım dedi. Hakan Özmert’in 3 sezon önceki halinden pasajlar sunması, Gökhan Ünal’ın bu takıma bir şeyler verecek olması ve gelecek muhtemel transferleri de düşündüğümüzde bizim her hafta maçlarını sabırsızlıkla bekleyeceğimiz bir Karabükspor’un sinyalini verdi. Yaklaşık 1 yıldır toptan uzak olan Uğur Uçar’ın sol bek kumarı, geçtiğimiz sezon sık sık dile getirdiğimiz yaratıcı oyuncu eksikliği ise takımdaki dezavantajlar olarak gördüklerimizdi. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda söyleyebiliriz ki görüntü şu an için gayet parlak. Bu düşüncelerimizin daha belirgin bir hal alması için takımı bir de deplasmanda izlemekte fayda var…
 
Sezonun ilk deplasmanına Elazığspor karşısında çıkıyoruz.  Geçtiğimiz sezon kümede kalmayı Yılmaz Vural yönetiminde, özellikle ligin ikinci yarısındaki iç saha performansıyla başaran Elazığspor sezon sonunda tecrübeli teknik adamla yollarını ayırmıştı. Bu ayrılık için şahsen Yılmaz Vural’ı eleştirenlerdendim. Çünkü yıllardır bildiğimiz can simidi pozisyonundan çıkıp kendi takımını kurma şansı yakalamıştı. Yönetim de kendisiyle çalışma niyetindeydi fakat ayrılmayı tercih etti. Ancak gerek transfer döneminde yönetimin izlediği politika, gerekse Elazığ cephesinden yükselen dedikodular Yılmaz Vural’ın haklılığını ortaya koyar nitelikte.
 
Elazığspor yönetimi ”transferde benim sözüm geçer” deyip Yılmaz Vural’la yolları ayırmasının ardından uzun süre Nurullah Sağlam’la anlaşma zemini aramıştı. Hatta hocanın şehre geldigi ve anlaşmanın sağlandığı söylenmişti ama nedense resmiyete dökülemedi. Bu gelişmelerin ardından sürpriz bir kararla Norveçli teknik adam Trond Sollied takımın başına getirildi. Sollied’in kariyerine baktığımızda başarılı bir teknik adam olduğunu söylemek mümkün. Oyun felsefesinin hücum odaklı olduğu bilinen Sollied’in Elazığspor’da belirli imkanlar dahilinde başarılı olup olamayacağını ve ne kadar sabredileceğini ise zaman gösterecek…
 
Elazığspor takımının transfer döneminde aktif bir görüntü çizdikleri söylenemez. Sedat Bayrak, Orhan Ak, Sinan Kaloğlu, Mehmet Çakır gibi geçtiğimiz sezonki başarıda pay sahibi olan tecrübeli isimlerle yollar ayrılırken; Serdar Özkan, İbrahim Kaş, Çağlar Birinci ve Mehmet Nas gibi nasıl katkı sağlayacakları soru işareti oluşturan ve yeterlilikleri tartışılan transferler yapıldı. Yabancı transferlerinde de takıma seviye atlatır denebilecek hamlelerin olduğunu söylemek güç. Geçtiğimiz sezonu Katar Liginde tamamlayan Youssouf Hadji ve son olarak geçtiğimiz günlerde transferi resmiyet kazanan Luke Moore transferleri gerçekleşmişti. Bu oyuncuların Amr Zaki ve Herve Tum paralelinde mi performans göstereceği, yoksa artı değer mi katacağı muamma. Bu oyuncuların yanısıra Noyan Öz, Deniz Yılmaz ve Onur Ayık gibi gelecek vadeden genç gurbetçiler kadroya dahil olan diğer isimler oldu.
 
Akhisar Belediye karşısında izlediğimiz Elazığspor hücumda üretkenlikten uzak, oyuncuları hala birbirlerini tanıma aşamasında olan, savunmada tedirgin bir görüntü çizdi. Maçın başından sonuna kadar Akhisar hakimiyetinde bir oyun izledik. Bunun sonucunda da mağlubiyet kaçınılmazdı. Bu sonuçta Sollied’in yaptığı kadro tercihlerinin de etkisi vardı diyebiliriz. Geçtiğimiz sezonun öne çıkan oyuncularından Aydın Karabulut ve Köksal Yedek’in ilk 11′de tercih edilmemesi gibi sürpriz tercihler vardı. Oyuncuların birbirlerini tanımalarından ziyade Sollied’in oyuncularını henüz tam olarak tanıyamadığı göze çarptı.
 
Kadro incelemesine geçmeden evvel belirtmemiz gereken önemli bir husus var. İlk haftadaki Akhisar deplasmanına Noyan Öz, Yousouf Hadji, Deniz Yılmaz ve Marvin Zeegelaar gibi oyuncuların lisans problemi nedeniyle eksik bir kadro ile gitmişlerdi. Zeegelaar haricindeki oyuncuların lisans sorunu çözüldü ve görev verilmesi halinde kadroda yer alacaklardır…
 
Kalelerinde geçtiğimiz sezon olduğu gibi Vanja Ivesa yer alıyor. Ivesa da ligde kalma başarısı gösteren takımın en önemli figürlerinden biriydi. Yaptığı kurtarışlarla kritik süreçte takımına hayati puanlar kazandırmıştı. Ancak hazırlık karşılaşmalarındaki görüntüsüyle bu sezona pek iyi hazırlandığı söylenemez. Akhisar maçının son dakikalarında yaptırdığı penaltı ile de cezalı duruma düştü ve bize karşı forma giyemeyecek. Kalede muhtemelen Adanaspor’dan yeni transfer Zülküf Özer yer alacak. Bu durum geçtiğimiz sezon bize karşı oldukça başarılı maçlar çıkaran Ivesa’yı düşündüğümüzde avantaj olarak görünüyor.
 
Savunmanın göbeğini geçen sezon Sedat Bayrak ve Fabio Bilica ikilisi ile götürmüştü Elazığspor. Bu ikiliye zaman zaman Görkem Görk katılıyordu. Sezon sonunda Sedat Bayrak’la yollar ayrılırken İbrahim Kaş takviyesi geldi. Hem hazırlık döneminde, hem de ligdeki Akhisar karşılaşmalarında görüldü ki geçtiğimiz sezon zaman zaman oynama şansı bulan Bilica ve Görkem ikilisi bu bölgede tercih edilecek. İbrahim Kaş ise gerekli durumlarda şans bulacak. Tabii bu bizim şimdilik öngörümüz. İlerleyen haftalar neler getirir bilinmez ama savunmada güven verildiği söylenemez. Her iki oyuncunun da yaptıkları bireysel hatalar pahalıya maloluyor. Akhisar karşısında da bunu gözlemledik. Özellikle Akhisar forveti Niasse karşısında her iki oyuncu da zor durumlara düşmüştü. Ayrıca Bilica’nın disiplinsiz tavırlarının devam etmesi durumunda bunları görmezden gelecek ve sineye çekecek bir Yılmaz Vural olmayacak…
 
Savunmanın sağında geçtiğimiz sezon olduğu gibi yine Adem Alkaşi görev alıyor. Adem Elazığspor’un en istikrarlı oyuncularının başında geliyor. Her ne kadar savruk bir görüntü çizse de Adem için savunma hattının en güvenilir halkası diyebiliriz. Bu sezon da hırsı ve mücadelesiyle Elazığspor takımının en güvendiği isimlerden birisi. Adem’in gerisinde ise geçtiğimiz sezonu Tavşanlı formasıyla tamamlayan gurbetçi oyuncu Deniz Aslan bulunuyor.
 
Savunmanın solu geçen sezon baş ağrıtan bölgelerden birisi olmuştu ve bir türlü istikrar yakalanamamıştı. Görünen o ki bu sezon da farklı olmayacak. Galatasaray’dan transfer edilen ve Galatasaray dönemi boyunca takımdan ayrı salonda çalışmalarıyla hatırladığımız Çağlar Birinci tam olarak hazır bulunmamış olmalı ki Sollied tarafından Özgür Özkaya tercihi yapıldı. Özgür de pek hazır bir görüntü çizmedi doğrusu Akhisar karşısında. Bakalım kendisinde ısrar mı edilecek yoksa Çağlar’a forma teslim mi edilecek bekleyip göreceğiz…
 
Geçtiğimiz sezon Sane öncesi ve Sane sonrası diye adlandırabiliriz Elazığspor merkez orta sahasını. Sezona Bülent Ertuğrul ve Sezer Badur gibi oyuncularla başlayan Elazığspor bir türlü başarı yakalayamamıştı. Devre arası takıma dahil olan Tidiane Sane, Ivan Sezar’la iyi bir ikili oluşturmuş, hem savunma hem de hücumda takıma vites arttırmıştı.
Bu sezon ise farklı bir diziliş göze çarpıyor. Geçtiğimiz sezonki 4-2-3-1 dizilişinin yerini bu sezon 4-3-2-1 gibi bir formasyona bırakacak gibi. Sane ise buradaki pozisyonunda kilit rolde. Ofansa biraz daha yakın görüyoruz kendisini. Bu bölgedeki diğer oyuncularsa tecrübeli oyuncu Mehmet Nas ve Alper Kalemci. Mehmet Nas yıllardır süper ligde takip ettiğimiz oyunculardan birisi. Yetenekli bir oyuncu olduğu söylenemez Mehmet için. Bunu kendisi de kabul ediyor zaten ama mücadele ve hırs konusunda ligdeki ilk bir kaç isimden biridir. Milli takımın alt yaş kategorilerinde yer alan Alper ise Sollied’in prenslerinden birisi. Geçtiğimiz sezon sadece 45 dakika oynama şansı yakalayan Alper’i bu sezon biraz daha ön planda görmemiz muhtemel. Yalnız bu bölgede Elazığspor uzun lig maratonunda sıkıntı yaşayacak gibi görünüyor.
 
Elazığspor’un kanatları takımın en alternatifli ve zengin bölgeleri olarak dikkat çekiyor. Sol kanatta Marvin Zeegelaar ve Aydın Karabulut, sağ kanatta ise Serdar Gürler ve Serdar Özkan ilk opsiyonlar olarak görülüyor. Aynı zamanda bu oyuncuların zaman zaman yer değiştirdiklerine şahit oluyoruz. Teker teker değerlendirecek olursak; Serdar Gürler Elazığspor’un en dikkat çeken oyuncularından birisi olmuştu geçtiğimiz sezon. Transfer döneminde de adı büyük takımlarla telaffuz edilmiş fakat Elazığspor yönetiminin kapıyı yüksek fiyattan açması oyuncunun transferine mani olmuştu.
Serdar Özkan Türk futbolunun yıllardır filizlenmesini beklediği oyunculardan biriydi ama O da ilk tercihini futboldan yana kullanmayınca akıntıya kapılanlardan oldu. Belki hala bir şans var ama tren kaçmış da olabilir…
Aydın Karabulut da Serdar Özkan’la aynı kaderi paylaşanlardan biriydi. Alt liglerde geçen yılların ardından Elazığspor’da buldu kendini. Bu sezon Aydın için seviyeyi yükseltme sezonu. Aynı katkıyı verebilirse hem kendisi hem de takımı adına süper ligde kritik kabul edilen 2.sezonlarında oldukça önem teşkil ediyor…
Geçtiğimiz sezona savunmanın solunda başlayan, ilerleyen dönemlerde sol açıkta görev alan Zeegelaar, gerek gördüğü kartlar gerekse yaşadığı sakatlıklar sebebiyle katkı verememişti. Hazırlık döneminde gelen bilgiler ise oyuncunun bu sezona gayet verimli hazırladığı yönünde. İlk hafta lisans problemi yaşayan Zeegelaar’ın Perşembe günü itibariyle hala bu sorunu çözülebilmiş değil. Muhtemelen Zeegelaar Karabükspor’a karşı da sahadaki yerini alamayacak. Sol kanatta formaya aday diğer isimler ise genç oyuncu Onur Ayık ve Volkan Yılmaz…
 
Geçen sezonun en verimli isimlerinden birisi de Köksal Yedek’ti. Fuleli deparları, her iki ayağıyla çektiği etkili sutlar ve attığı birbirinden güzel gollerle dikkat çekmişti. Bizde bıraktığı intiba böyle bir yeteneğin geç keşfedildiği şeklindeydi. Bu sezona ise Sollied’in tam olarak tanımadığı isimlerden birisi olarak girdi. Akhisar karşısında da ancak son dakikalarda sans bulabilmişti. Umarız ki Sollied bu hafta da kendisini gözardı etmeye devam eder.
 
Elazığspor bu sezona da santrafor bölgesinde derin tereddütlerle giriyor. Sinan Kaloğlu’nun da ayrılmasının ardından bilhassa yerli forvet ihtiyacı doğmustu. Bu boşluğu dolduramadılar fakat Yousouf Hadji ve son olarak Look Moore transferleri gerçekleşti. Her iki ismin de beklentileri karşılayacak hedef santrafor oldukları şüpheli. Zaten kariyerlerine baktığımızda golcü kimliği ile anılan isimler olmadıkları ortada. Ayrıca forvette görev alan Alberg’in de bu bölgedeki ihtiyaçları karşılayacak oyuncu olmadığı net şekilde görüldü. Yeni transferlerden Luke Moore’un Karabükspor karşılaşmasına yetişmeyeceği açıklanmıştı. Karabükspor karşısında Solied’in forvetteki tercihinin Youssouf Hadji olması bekleniyor…
 
Toparlayacak olursak; Hemen hemen tüm hatlarında yeni bir oluşum içerisinde olan, oyuncuların adaptasyonu tamamlanamamış, teknik direktörlerinin futbolcularını tam olarak tanıyamadığı bir Elazığspor karşısına çıkıyoruz. Doğal olarak bu durum bizim arayıp da bulamadığımız bir fırsat. Kendi sahasında, kamuoyu tarafından zor bir sezonun beklediği, sponsorunu kaybetmiş ve maddi sıkıntıları olduğu belirtilen Elazığspor, taraftarı önünde mutlak galibiyet parolasıyla bu maça çıkacaktır.
Kasımpaşa karşılaşmasından çok farklı bir maç olacağı kesin. O maçtaki orta saha serbestliğini bulamayabiliriz. Yine de lige hazır bir görüntüde olan Karabükspor’un bu şekilde yakaladığı Elazığspor’u yenmesi beklentimiz. En azından deplasmanda yenilmemesi istikrar anlamında değerli olacaktır…
Kendi oyun karakterini sahaya yansıtabilen ve bunu alışkanlık haline getiren bir Karabükspor görmek dileğiyle. Her zaman olduğu gibi iyi oyun, 3 puan diyelim…
 
 
 
                                                                  
 



14 Ağustos 2013 Çarşamba

STSL 1. Hafta Karabükspor - Kasımpaşa



Geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezon da kaldığımız yerden devam edip kırmızımavi.org için haftalık rakip değerlendirmelerimizi yapmaya çalışacağız. Bu kez 1. Hafta rakibimiz olan Kasımpaşa takımına göz atalım istedik....

Hasret sona erdi… Sıkıcı geçen haftalar geride kaldı ve özlediğimiz futbola bu hafta sonu oynanacak maçlarla merhaba diyeceğiz…
Karabükspor olarak geride bıraktığımız üç sezonda olduğu gibi bu sezonun startını da kendi evimizde veriyoruz. Kim ne derse desin ilk maçını iç sahada oynayan takım her zaman için avantajlıdır. Biz de bu avantajımızı kullanma peşinde olacağız…

Karabükspor’un geride bıraktığı sancılı dönem üzerinde fazlasıyla konuşuldu. Biz kendi üzerimize düşen görevi yerine getirdik ve duruşumuzu gösterdik. İlerleyen zamanlarda da nasıl davranılması gerekiyorsa o şekilde davranılacaktır. Geriye dönüp tartışmanın şu andan itibaren kimseye yarar getirmeyeceği ortada. Biz de artık sahaya odaklanalım ve olabildiğince futbol konuşmaya çalışalım…

Şunu kabul edelim ki fikstür çekilirken ilk hafta gelmesini istemediğimiz takımlardan birisi de Kasımpaşa’ydı. Geçtiğimiz sezonu alt ligden yeni çıkmasına rağmen olabilecek en iyi pozisyonda tamamlamış, puan tablosunda kendilerine 6. sırada yer bulmuşlardı. Bu sezona ise hedeflerini bir tık daha yukarı çekerek Avrupa kupalarına katılma olarak koydular. Bu hedefteki niyetlerini de sadece lafta bırakmayıp icraata dökerek gösterirken, geçen sezondan kalan kemik kadroyu koruyup, özellikle yabancı oyunculardaki kalite seviyesini yükselttiler. Bu değirmenin suyunu irdelemek bize düşmez. Zaten siyaset denen illetten yeterince çektik. Varsın bunun muhasebesini başkaları yapsın. Biz yine saha içine dönelim… Henüz kendilerini izleme şansımız olmadı ama en azından oyuncu bazında Kasımpaşa takımını değerlendirmeye çalışalım…

Kasımpaşa kalesini geçtiğimiz sezonun başarılı isimlerinden Andreas İsaksson korumaya devam ediyor. Isaksson’u uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Kalitesini zaten biliyorduk, kendisi de gösterdiği performansla bunu bize teyid ettirdi. Nerede duracağını bilen bir kaleci. 1.99 ‘luk uzun boyunun avantajını kullanıyor. Kasımpaşa’nın ligde oynadığı 34 maçın tamamında kalesindeydi. Bu sezon da bu istatistiğin değişeceğini sanmıyorum. Isaksson’un gerisinde yine tecrübeli eldiven İlker Avcıbay yer alıyor. İlker de kendisini kanıtlamış bir kaleci. Her ne kadar sezonu sadece kupadaki 1 maçla tamamlasa da görev verildiği takdirde Isaksson’u fazla aratmayacaktır… Kasımpaşa savunmasına baktığımızda Süper Ligin tecrübeli isimlerini görüyoruz. Yalçın Ayhan, Elyasa Süme ve İlhan Eker gibi oyuncuların yanısıra benim şahsen çok beğendiğim genç oyuncu Barış Başdaş’tan oluşan alternatifli bir savunma hattını ellerinde bulunduruyorlar. Bu oyuncular her Anadolu takımında rahatlıkla yer bulabilecek isimler. Gerçi Kasımpaşa takımının şu anki durumunu göz önüne aldığımızda savunmada daha kaliteli yerli isimler olabilirdi ancak ligimizdeki yerli stoper kıtlığı hepimizin malumu. Kasımpaşa gibi hedefini tereddüt etmeden söyleyebilen bir takım da bu bölgedeki isimleri yeterli görmedi ki 4 sezondur Clube Brugge forması giyen Ryan Donk gibi bir oyuncuyu kadroya dahil ettiler. Ryan Donk hakkında söyleyebileceklerimiz defanstaki diğer oyuncuların aksine topu oyuna sokmada oldukça başarılı bir oyuncu olduğu. Zaten zaman zaman ön libero olarak da görev alan bir isim. Ayrıca liderlik vasıfları olan bir oyuncu. Bu sezon Kasımpaşa savunmasına çok şeyler katacağı kesin…

Geri dörtlünün sağında değişikliğe gitti Kasımpaşa. Abdurrahman ile yollar ayrılırken Fenerbahçe’de beklentileri bir türlü karşılamayan Orham Şam kadroya katılan isim oldu. Oldu olmasına ama bu o kadar kolay olmadı. İlk olarak Fenerbahçe’nin Alper Potuk transferi karşılığında Bienvenu ile birlikte Eskişehirspor’a gönderildi. Eskişehirspor’a gitmek istemeyince bu kez Kasımpaşa’nın yolunu tuttu. Hikaye burada bitmedi tabii ki. Fenerbahçe’nin Cas savunmasına izinsiz olarak tanık sıfatıyla katılması sebebiyle Kasımpaşa kulübü tarafından kadro dışı bırakıldı. Geri döndü, dönecek derken son olarak yanlış anlaşılmaların ! yaşandığı ve oyuncunun affedildiği belirtildi. Kısacası yaz dönemini derin dalgalanmalarla geçirdi Orhan. Gençlerbirliği’ndeki müthiş çıkış sonrası Fenerbahçe’de dikiş tutturamamış ve kan uyuşmazlığı yaşamıştı. Kendisini tekrar kanıtlayabileceği bir sezon bekliyor Kasımpaşa’da. Orhan’ın sakat ve cezalı gibi durumlarında sağ bekte muhtemelen yine Elyasa Süme görev alacaktır. Elyasa’nın da az oynamışlığı yoktur sağ bekte. Hücum anlamında üretkenliği tartışılır ama görev aldığı maçlarda sırıtmaz. Bu bölgede şans bekleyen diğer isimse 20 yaşındaki genç oyuncu Erhan Kartal. Teknik direktör Şota’nın geçtiğimiz sezonun son haftalarında forma verdiği Erhan yine şans bekleyecek…

 Sol bekte geçen yıldan farklı bir durum yok. Sezona yine Sancak Kaplan, Volkan Yaman ikilisi ile giriyorlar. Farklı bir durum yok derken büyük fark var aslında. Geçtiğimiz sezon kamp döneminde ağır bir sakatlık yaşayan ve sezonu maç oynamadan tamamlayan Volkan Yaman da bu sezon kadroda kendisine yer bulacak. Sancak’tan alınacak verim aşağı yukarı bellidir; ne fazla ne eksik. Yine mücadeleci ruhunu sahaya yansıtacaktır. Sağlıklı bir Volkan’ı da düşünürsek Kasımpaşa’nın sol bekte sıkıntı yaşamayacağı öngörülebilir…

Kasımpaşa takımının revizyon yaşanan pozisyonların başında merkez orta sahası geliyor. Geçen sezon kadroda bulunan Fabian Ernst ve Georgi Sarmov’la yollar ayrılırken geride kalan isimler Kerem Şeras ve devre arasında takıma katılan Matias Fritzler oldu. İlk olarak söyleyebileceğimiz şu ki bu bölge takımın en yumuşak karnı olarak görülüyor. Kasımpaşa özellikle emeklilik kararı alan Fabian Ernst’in yokluğunu arayabilir. Kerem Şeras seviyeyi yükseltti fakat partneri Fritzler’in verebilecekleri soru işareti. Oynadığı maçlarda da pek renk vermemişti. Bu bölgede kullanabilecekleri başka da bir oyuncu göze çarpmıyor…

Fenerbahçe’den transfer edilen Özer Hurmacı özellikle ligin ilk yarısında farkını ortaya koymuş, çok iyi katkı vermişti. İlerleyen dönemlerde sakatlığın da etkisiyle performansı düşmüştü. Bu sezona ise Ezequiel Scarione takviyesiyle giriyorlar. Oyuncunun Avusturya Ligindeki istatistikleri göz dolduruyor. Arjantinli oyuncudan yeni bir Batalla etkisi beklemek iyimserlik olsa da merakla beklenen oyuncuların başında geliyor. Stilinin Batalla’ya fazlasıyla benzediğini de ekleyelim. Futbolseverlerin zevkle takip edeceği bir isim olabilir Scarione…

Kasımpaşa’nın geçen sezon olduğu gibi bu sezon da en kuvvetli bölgesi hücum hattı. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yeni takviyelerle seviyeyi bir hayli yukarı çıkardılar. Geçen sezon oynadığı futbolla beğeni toplayan Uruguaylı Tabare Viudez, bilhassa Liverpool formasıyla hatırladığımız ve transferiyle gündem oluşturan Ryan Babel, geçtiğimiz sezonu 18 golle kapatan ve ligin en başarılı oyuncuları arasında yer alan Kalu Uche ve yeni transferleri Suriyeli golcü Sanharib Malki ile oldukça korkutucu görünüyorlar. Ryan Babel son yıllarda gözden düşse de klası tartışılmaz. Kasımpaşa ile uyum yakaladığı takdirde mutlaka başarılı olacaktır. Malki de Hollanda’da geçirdiği çok parlak sezonların ardından Türkiye’ye geliyor. Kalu Uche ise ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu attığı 18 gol ile Süper Ligin en golcü ikinci oyuncusu olarak kanıtladı. İsim isim baktığımızda her takımın kadrosunda görmek isteyeceği oyuncular bunlar. Önemli olan bu isimlerin takım oyununda verebilecekleri…
Kenardan gelebilecek diğer isimler ise genç ve yetenekli olarak tabir edebileceğimiz Adem Büyük, Hüseyin Kala, Halil Çolak ve Şahin Aygüneş. Bu oyuncular arasında da Adem kamp döneminde öne çıkan oyuncu oldu.

Görüldüğü üzere Kasımpaşa takımı geçtiğimiz sezon oluşturduğu sistemini devam ettirme çabasında olan ve bu sistemine uygun oyuncuları bünyesine katan bir takım görünümünde. Hazırlık dönemini de oldukca verimli geçirdiler. Yaptıkları yedi hazırlık maçının altısını kazanmayı başardılar. Bu maçları göz önüne alarak Karabükspor karşısına;

Isaksson, Orhan Şam, Donk, Yalçın, Sancak, Fritzler, Kerem, Özer, Scarione, Babel ve Malki şeklinde bir 11′le çıkmaları muhtemel. Belki hücum oyuncuları arasındaki tercihlerde değişiklik olabilir.

Toparlayacak olursak ;

# Kaleci Isaksson cepheden gelen toplarda başarılı. Yan toplarda ise sorun yaşayabiliyor. Bu yüzden duran toplar bizim için kritik.
# Orhan Şam ve Sancak hücuma çıkmayı seven bekler. Aynı zamanda geri dönüşlerde de sıkıntı yaşayabiliyorlar. Hızlı hücumlarda etkili olabiliriz.
# Orta sahada direnç üstünlüğünü sağlayacağımız öngörülebilir. Bunun avantajlarını kullanmamız gerekir.
# Yalçın Ayhan ve Donk gibi hava toplarında etkili isimleri var. Mutlaka dikkatli olunmalı.
# Çok hızlı ve etkili hücuma çıkışları var. Ayrıca teknik oyunculara sahipler. Özellikle kanat oyuncuları çok etkili. İlerideki oyuncularımızın beklere yardımı hayati önem taşıyor.
# Ryan Babel ve Özer sık sık içeri katetmeyi seven oyuncular. Her iki futbolcunun da ters kanatta oynayabilme özelliği bulunuyor.

Karabükspor’a dönecek olursak yeni bir teknik kadro ve yeni oyuncular ile yeni bir sezon başlangıcı daha yapıyoruz. Gönül tamamlanmış bir stad ve dolu tribünler önünde oynayacak bir Karabükspor isterdi tabii ki ama yine de alıştığımız atmosferin oluşacağını ümit ediyorum. Umarım iyi bir oyun ve skorla, gelecek adına ışık veren bir takımı sahada görürüz…

11 Ağustos 2013 Pazar

Sezon Öncesi Karabükspor Değerlendirmesi





Tam da beklendiği gibi, heyecanı, stresi ve gözyaşı bol bir sezon kapanışının ardından bizim için doyasıya sevinme, yönetim için ise şapkasını önüne alıp düşüneceği bir sürecin başladığını belirtmiştik. Nitekim başkan da bunun sözünü vermiş, kendilerine bir hafta izin verdiklerini, bir haftalık iznin ardından süratle çalışmalara başlayacaklarını söylüyordu. Kamuoyunda teknik direktör isimleri telaffuz edilirken, taraftar olarak da kendi üzerimize düşeni yapıyor, bize yakışmayan isimleri hedef göstermekten de geri durmuyorduk.

Yeni sezon çalışmalarının bir an önce başlamasını beklerken ne olduysa Nevzat Şahin başkanlığındaki kulüp yönetiminin olağanüstü kongre kararı aldığı gündeme düştü. Kongre tarihine kadar da çalışmalara aralıksız devam edeceği açıklandı. Taraftar olarak bu durum bizim için sürprizdi tabii ki ama ne de olsa kulübün kendine özgü bir yapısı vardı. Sonuçta yıllardır kendi yağında kavrulan, alacağı vereceği belli olan ve parmakla gösterilen kulüplerden biriydi Karabükspor. İsimler çok da önemli değildi. Olsa olsa Ahmet gidecek Mehmet gelecekti. En azından bunca zamandır bize aksettirilen bu şekildeydi.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken hoca arayışları da sürüyordu. Mehmet Özdilek isminde yoğunlaşan yönetim, deneyimli teknik direktörü ikna etmeyi başaramıyordu. Yıllardır bitmeyen ve iyiden iyiye kentsel dönüşüm safsatasından manzaralar sunan stadyumumuz, kulüp tesisleri ve yönetimin belirlediği bütçenin doğal olarak hiç bir teknik direktörü cezbedici yönü yoktu. Tüm bunların yanısıra yönetim bazında oluşan soru işaretleri de cabasıydı. Mehmet Özdilek'ten sonra kapısı çalınan bir diğer isim Tolunay Kafkas da aynı sebepleri gerekçe göstererek görüşmelere son veriyordu... Başkanlık için Kardemir Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yolbulan'ın ismi gündeme gelince şehirde heyecan yaratmıştı. Ne de olsa bunca yıldır arka planda direksiyonun kontrolünü bulunduranlar nihayet başa geçiyordu. Bu belirsizlik ortamına son verecek, güçlü bir yönetimin başa geçecek olması bizlere de derin bir oh çektirmişti.

Aaa o da ne ? Yolbulan ailesi de durup dururken "küstüm oynamıyorum" deyince kulüp yaklaşan kongre öncesi adaysız ve sahipsiz kalıyordu. Taraftarın yaşanan bu gelişmeler karşısında yapabileceği fazlaca bir şey yoktu. Tedirgin gözlerle çıkabilecek bir aday bekleniyordu. Nihayet durumun vehametinin farkına varanlar çıktı ve elini taşın altına koyma cesaretini gösterdi. Ülkenin en büyük firmalarından LCW ortaklarından, Karabük'ün tanınmış işadamlarından ve önceki dönemlerde kulüp başkanlığı yapmış olan Şefik Dizdar başkan adaylığını açıkladı. Ayrıca maddi ve manevi güçlü bir yönetimin de sözünü verdi. Bu belirsiz ortamda ve kongre tarihine günler kala Şefik Dizdar'ın bu adaylığı herkes tarafından sevinçle karşılandı ve kabul gördü.

Ne yazık ki yine olmadı. Çocukluğumdan beri bir türlü sevemediğim siyaset yine pisliğini konuşturdu. Küçük beyinlerin küçük hesapları, koca bir şehrin ve takımına gönülden bağlı taraftarların sevgisine üstün geldi. Gecenin 2'sinde yapılan "çay sohbetleri" bir kulübün geleceğini etkiledi. Ve heryerde oldugu gibi o lanet olası, vıcık vıcık siyaset ve onun küçük piyonları yine isbaşındaydı. Sabah kalktığımızda Şefik Dizdar başkanlığındaki bir yönetimi beklerken bambaşka bir isim altında, bambaşka isimlerden oluşan bir yönetim listesi önümüzde duruyordu. Ve bu listede yine o küçük piyonlar bulunuyordu. Taner Canyurt başkanlığındaki kukla yönetimin ömrünun uzun sürmeyeceği aşikardı. Ve beklenen de oldu. 3. günün sonunda gelen tepkiler üzerine yönetimde yaşanan kopmalar sonucu yeniden kongre kararı alındı.

Taraftar da bu durumdan sıkılmıştı. Üstüste geçen yorucu ve stresli sezonların ardından nefes almayı beklerken yaşanan bu süreç herkesi bezdirdi. Nihayet oyuncağını özleyen çocuklar gibi Yolbulan ailesi "bakın biz yine burdayız ve gördüğünüz gibi bizden başkası bu işi yürütemez" dercesine oyuncaklarına sarıldı. Son olarakta Mustafa Yolbulan başkanlığındaki mevcut yönetim şekillendi. Görüldüğü üzere yaklaşık 1.5 ay boyunca Karabükspor taraftarı yüzünü saha içine dönemedi. Yukarıda yaşanan süreci aslında hiç uzatıp anlatmak istemezdim. Ama yaşanan bu sıkıntıları paylaşma ihtiyacı duydum. Çünkü bu sıkıntılı sürece sebep olanlar şu andaki mevcut yönetim. Ve bu sıkıntıları yarın birgün yaşatmayacakları garanti değil. Neyse, yaşandı ve bitti... Şimdi artık saha içine dönme vakti. Yeni sezondaki beklentiler, gönderilen isimler ve yapılan transfer hamleleri hakkında görüşlerimizi sıralayalım.

Yönetimin şekillenmesinin ardından hızlı bir transfer harekatı yaşandı. Daha önce görüşülen ve anlaşma sağlanamayan Tolunay Kafkas ile el sıkışılarak teknik direktör sorunu giderildi. Burada bir paragraf açmam gerekiyor. En başta belirtmek isterim ki teknik direktör adayları arasında Tolunay Kafkas'ın ismi geçtiğinde olumsuz görüş bildirenlerden birisi de bendim. Bunda sportif başarı veya başarısızlık degil Tolunay Kafkas' ın kişiliği ile ilgili düşüncelerim etkili olmuştu. Fevri tavırları, medya mensupları ile aralarında geçen sert diyaloglar beni Tolunay Kafkas' tan soğutan sebeplerdi. Yaptığı aklı başında açıklamalarla farklı bir profil çizen Tolunay Kafkas' ın öfke kontrolünü sağlayamaması kendisiyle çelişen unsurlardı. Önümüzdeki sezon da bu hareketlerinin devam edip etmeyecegini bilemiyoruz doğrusu. 'Adam başarılı oluyorsa hal ve hareketleri bizi enterese etmez' diyen olabilir mutlaka. Yalnız ben bu düşünceye katılanlardan değilim. Tolunay Kafkas'ın sportif manada başarılı olduğunu söylemek mümkün aslında. Kayserispor ve Gaziantepspor'la yakaladığı başarılar çok uzak değil. Ayrıca geçtiğimiz sezon görev aldığı Trabzonspor'un o dönem içinde bulunduğu durumu da göz önünde bulundurursak başarısız demek çok doğru olmayacaktır. Karabükspor'da ise her ne kadar beklediği ortam geç oluşsa da kendi istediği oyuncuları büyük oranda aldırmayı başardı. Şu anki görüntüde başarısız olması için herhangi bir sebep görünmüyor.


Karabükspor'un kadrosuna göz atmadan önce söyleyebileceğimiz şey takımın bu sezon kısmen de olsa kabuk değiştirdiğidir. Özellikle 1. Lig döneminden bu yana kadroda yer alan Birol Hikmet ve Hakan Söyler gibi oyuncuların yanısıra, Karabükspor'un Süper Ligde yer aldığı 3 sezondur forma giyen Tomiç, Seriç ve Deumi gibi isimlerle yollar ayrılırken, yerlerine yeni isimler transfer edildi. Bu oyuncuların ayrılış usülleri de ayrı konu tabii ki. Daha önceki ayrılışlarda olduğu gibi bu kez de pek sevimli olmadı. Kulüpteki kaotik ortamın da bunda etkili oldugunun altını çizmek gerek. Genel olarak Karabükspor'un Tolunay Kafkas yönetiminde ana hatlarıyla kısa vadede başarı sağlamaya yönelik tecrübeli, uzun vadede ise gençlerin de rol alabileceği bir transfer politikasının izlendiği söylenebilir.

Her zaman olduğu gibi kadro incelememize yine kaleden başlayalım. Yukarıda dahsettiğimiz gibi geride kalan 3 sezonda Karabükspor'un kalesini Vjekoslav Tomiç koruyordu. Bu 3 sezona söyle bir baktığımızda Tomic'in her geçen sene başarı ivmesinin aşağı dogru yöneldiğini gördük. Bunda yaşadığı kronik omuz sakatlığı ve her gelen teknik direktörün bahsettiği fakat bizim bir türlü bilemedigimiz ve ögrenemediğimiz mental sorunların etkili olduğunu söylemek gerek. Tomiç tribünlerle bağı iyi olan, gününde olduğunda çok başarılı maçlar çıkaran bir kaleciydi. Yaşadığı konsantrasyon sorunu sebebiyle hatalı goller yediği de oluyordu ama yine de Tomiç kalede olduğu maçlarda Karabükspor taraftarına güven veriyordu. Gerek yaşanan yönetimsel boşluk, gerekse kendisiyle sözleşme uzatılma konusundaki isteksizlik yolların ayrılmasına sebep oldu.

Kaleci konusu her takım için en önemli mevkiilerin başında gelir. Eğer iyi bir kaleciye sahipseniz tribündeki taraftarın yanısıra sahadaki oyuncunun da aklı arkada kalmaz. Bunu Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi takımlarda çok daha net görebiliyoruz. Karabükspor da kaleci konusunda hata yapmak istemedi ve Hollandalı file bekçisi Boy Waterman'da karar kılındı. PSV gibi bir takımın kalesini sezon boyunca koruyan bir kalecinin transferi başarılı bir hamle olarak değerlendirilebilir. Fizik olarak da bir kaleci için belirtilen özellikleri fazlasıyla barındırıyor. Oldukça da atletik. Yalnız Karabükspor'un Boy Waterman'ın son 5 sezondaki 5. takımı olması istikrar anlamında sıkıntıları olduğunu düşündürüyor.

Waterman'ın gerisinde bekleyen isim yine tecrübeli eldiven Bora Körk olacak. Karabükspor'daki 3. sezonuna hazırlanan Bora için gerekli hallerde kaleyi teslim edebileceğiniz fakat hiç bir zaman as isim olamayacağıdır. Bunun tecrübesini de geçtiğimiz sezon yaşadık. 3. Kaleci olarak Abdülaziz yer alıyor. Geçen sezonki kadro değerlendirmesini yaparken Abdülaziz'den övgüyle bahsettiğimizi hatırlıyorum. Potansiyeli olan bir kaleci olmasına rağmen görev aldığı kupa maçlarında öyle kötü goller yedi ki tam anlamıyla güven kaybı yaşadı. Toparlayacak olursak, Karabükspor'un kaleci rotasyonunun çok da yeterli olduğunu söylemek zor. Bunu söylememizdeki sebep de Waterman'ın göstereceği performansın net olarak tahmin edilememesi...

Karabükspor'un en büyük problemi şüphesiz ki defans hattı. Bunu biz değil, 3 sezondur ortaya konan istatistikler söylüyor. Bu 3 sezonun istatistigini çıkarmak ne derece sağlıklı olur bilinmez ama en Karabükspor'un çok gol yiyen takım olması yüksek olasılık. Buna sebep de bir türlü savunmasındaki ideal dizilişin bulunamamasıydı. Buradaki kanayan yara Mersin İdman Yurdu ile başarılı bir grafik çizen Joseph Boum ile gidermeye çalışılsa da oyuncunun bitmek tükenmek bilmeyen vize sorunları ve son olarak öne sürdüğü ailevi sebepler dolayısıyla kapanmıştı. Bu gelişme üzerine farklı arayışlar icerisine giren Karabükspor yönetimi bizleri şaşırtan ve bir o kadar da sevindiren bir hamleyle, Fransa Liginde belki de en istikrarlı isimlerden birisi olan Sebastien Puygrenier transferini gerçekleştirdi. Puygrenier'in kariyerine baktığımızda Zenit ve Bolton Wanderers gibi takımların da formasını giydiğini görüyoruz. Puygrenier hakkında bir diğer önemli nokta da duran toplardaki etkinliği. Fransa Ligi gibi gol kısırlığının yaşandığı bir ligde 7 gol atması dikkat çekici. Kim bilir stoper aldık forvet çıktı demek de bize düşer. Ne de olsa bu tip ifadelerin yabancısı sayılmayız...

Mabiala ve Puygrenier ikilisinden oluşacak Karabükspor savunmasında kenardan gelebilecek oyuncu eksikliği maalesef göze çarpmakta. Özellikle yerli savunma oyuncusu konusunda sıkıntı yaşanıyor. Bu bölgeye yerli bir takviye yapılacağı söylenmişti ama şu ana kadar herhangi bir girişim olmadı. Bu bölgede görev alabilecek bir tek Anıl gibi görünüyor. Geçen sezonun sonlarına dogru kadro dışı bırakılan oyuncunun geleceği hala netleşmiş değil. Kalsa da fiziki dezavantajıyla buradaki boşluğu dolduracağını söylemek çok zor. Görünen o ki sezon boyunca Mabiala ve Puygrenier'in sakatlık ve cezalı gibi durumlara düşmemesi için bol bol dua edeceğiz. Kadroda yer alan genç oyuncu Onur Cenik'ten ise bahsetme gereği duymadım çünkü gelen bilgiler oyuncunun hocası tarafından düşünülmediği.

Savunmanın sağına göz attığımızda Erdem Özgenç ve Uğur Uçar ikilisi yer almakta. Geçtiğimiz sezona Uğur as oyuncu olarak başlamıştı fakat henüz 3, haftada yaşadığı sakatlığın ardından bir daha toparlanamadı. Geri döndüğünde de sezonun zaten sonu gelmişti. Yaşadığı ağır sakatlıkların etkisiyle uzun lig maratonunda kendisine güvenilmeyeceği aşikar. Erdem ise alternatifsizliğin de verdiği güvenle başarılı maçlar çıkardı. Yaz döneminde Beşiktaş ve Trabzonspor gibi takımlarla anılsa da bu iddialar söylentiden ileriye gitmedi. Yeni sezonda da Karabükspor'un sağ beki Erdem olacaktır. Teknik konularda bahsetmek ne kadar doğrudur bilinmez ama antipatik duruşunun devam etmesi halinde kendisine zarar vereceğini ekleyelim.

Ligdeki diğer takımların aksine Karabükspor'da savunmanın solunda bolluk yaşanmakta. Sözleşmesi sona eren Seriç'in takımdan ayrılmasının ardından Beşiktaş forması giyen Emre Özkan takviyesi geldi. Emre Orduspor forması ile önceki sezon fena performans göstermemişti. Düşüncemiz; bildiğimiz Emre Özkan'ın en azından ortalama bir performansla Seriç'i aratmayacağı. Kenardan gelebilecek diğer isimlerse İshak Doğan ve Anıl Karaer. Ayrıca yeni transferlerden Erkan Kaş'ın da bu bölgede oynayabilecek özelliklere sahip olduğunu biliyoruz. İshak da geçtiğimiz sezon kendisinden beklediğimiz performansın uzağında kalan isimlerdendi. Kalıcı olmak istiyorsa yeni sezonda kendisini daha fazla göstermek zorunda. Aksi takdirde Süper Ligde geleceği şüpheli.

Orta sahaya baktığımızda gelenlerden çok gidenlerin oldugunu görüyoruz. Birol Hikmet, Hakan Söyler, Kağan Söylemezgiller ve son olarakta Selim Teber ayrılan isimler olurken, Samba Sow ve Furkan Özçal takıma dahil edilen oyuncular oldu. Oyuncuları ele almadan evvel bir konuya açıklık getirmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz sezon bu bölgede yaşanan sıkıntı neydi? Nasıl bir oyuncunun eksikliği hissediliyordu? Hangi oyuncular istenen verimi veremedi? Günümüz futbolunun çift ön liberolu moda sisteminde liberolardan birisi işin savunma kısmıyla ilgilenirken, diğer oyuncu ise hücuma çeşitlilik katma çabasında oluyor. Bu işlevin her ikisine sahip olanlar da Alper Potuk örneğinde gördüğümüz gibi yabancı sınırlamasında kritik öneme sahip olup adeta köprü vazifesi görüyor.
 
Karabükspor'a dönecek olursak, geçtiğimiz sezon işin savunma kısmıyla ilgilenen isim Yiğit İncedemir olmuştu. Her ne kadar sertliği ve gördüğü kartlarla fazlaca eleştirilse de oynamadığı maçlarda eksikliği hissedildi. Ofans kısmında ise Birol Hikmet ve sakatlık sonrası Kağan Söylemezgiller'i gördük. Fakat her iki isim de beklentilere cevap verememişti. İşin can alıcı noktası da burasıydı zaten. Bu bölgedeki performans eksikliği takımın hücumda tıkanmasına, 3. bölgede farklılığını göstermesini beklediğimiz LuaLua'nın geriye gelerek gereksiz enerji kaybına sebebiyet veriyordu. Birol ve Kağan'ın ayrılması bu bölgede zaten eksik olan ofansif gücü yüksek oyuncu ihtiyacını şart kıldı. Tüm bunları göz önünde bulundurarak yapılan transfer hamlelerini değerlendirmeye çalışalım...

Samba Sow'dan başlayacak olursak; oyuncunun Mali milli takımında ve kendi takımında düzenli olarak forma giydiği görülüyor. Oyuncu hakkında tanıyanların verdiği bilgiler de oldukça potansiyelli bir isim olduğu yönünde. Fakat Sow'un daha çok savunma melekelerinin geliştiğini belirtelim. Sow'un yukarıda da bahsettiğimiz hücumcu vasıflara sahip olduğunu söylemek zor. Bir diğer isim Furkan Özçal'ın ise daha çok serbest oyuncu rolünde görev aldığını biliyoruz. Kadroda yer alan Hakan Özmert'in de orta ikilide verecekleri soru işareti. Uzun lafın kısası eldeki oyuncular ve transferlerin bizim bekledigimiz hamleden uzak olduğu. Tek aklımıza gelen Tolunay Kafkas' ın bu bölgede farklı bir düzenle saha içi dizilişini oluşturacağı. Özellikle, bizzat ve ısrarla istediği Sow ve Furkan tercihleri bunu düşünmemize sebep oluyor. Hazırlık karşılaşmalarından bihaber olduğumuz için hocanın kafasında nasıl bir sistem var biz de merak ediyoruz...

Hücumun sol kanadında formanın bir numaralı favorisi Shelton'ın da takımdan ayrılmasının ardından Ahmet İlhan oldu. Shelton'ın ayrılışına da kısaca değinelim. Shelton Emenike'nin ayrılmasının ardından oluşan santrafor eksikliğini gidermek için transfer edilmişti ancak haftalar ilerledikçe Shelton'ın hücumcu bir kanat oyuncusu olduğu ortaya çıktı. Bu durum yaptığı transferlerle her zaman övgü alan Karabükspor yönetiminin taca çıktığı anlamına geliyordu. Aslına bakılırsa ilk sezonunda iyi bir performans ortaya koymuştu Shelton. Özellikle süratiyle adından söz ettirdi. Fakat geçtiğimiz sezon sık sık yaşadığı sakatlıklar sebebiyle bir çok maçta takımdan ayrı kaldı. Avantaj olarak görülen özellikleri de rakipler tarafından deşifre edilince etkinliği azaldı. Sözleşmesi bitince de kulüp kendisiyle yeniden anlaşmaya yanaşmadı.
Ahmet İlhan'a dönecek olursak geçtiğimiz  sezon gösterdiği performansla milli takıma kadar yükselmişti. Fakat daha sonraki dönemde form grafiğinde müthiş bir düşüş yaşadı. Ahmet İlhan'ın kendine has bir stili var fakat geliştirmesi gereken bir çok eksik yönü de bulunmakta. Mental olarak da hala sıkıntılar yaşıyor. Duygusal bir oyuncu olduğu için olumlu veya olumsuz durumlardan fazla etkilenebiliyor. Ahmet İlhan'ın arkasında bekleyecek isimse Erkan Kaş gibi görünüyor. Erkan Kaş'ın da birebirlerde etkili olduğu bilinmekte. Yaşına göre fiziği de oldukça iyi durumda. Eğer takım oyununa adapte olabilir, eleştirilen yönü çalım sevdasından vazgeçebilirse kiralık geldiği Karabükspor'da adından söz ettirebilir. Bu da bizi işimize gelir doğal olarak. Kiralık olarak kadroya katılan bir diğer isim de Fenerbahce'den transfer edilen 18 yaşındaki Beykan Şimşek oldu. Beykan Fenerbahçe'nin çok şeyler beklediği isimlerden birisi. Tolunay Kafkas da O'ndaki ışığı görmüş olacak ki transferini istedi. Şurası gerçek ki Beykan'dan kısa vadede başarı beklemenin iyimserlik olacağını.

Her sezon bu takımın sağ açık ihtiyacı olduğunu söylemekten ben bıktım usandım. Bu bölgede bir türlü dikiş tutturamadık. Ne Güven Varol ne de Juju ilaç olamamış, bir çok maçta İlhan Parlak'ı bu bölgede kullanarak kendimizi kandırmaktan öteye gidememiştik. Güven Varol takımdan ayrılırken Juju'nun geleceği ise henüz net değil. En iyi ihtimalle 7. yabancı olarak tribünde maçları izleyecek gibi görünüyor. Az önce bahsettiğimiz sol kanattaki Erkan Kaş temennisinden yola çıkarak Ahmet İlhan'ın bu bölgede değerlendirilebileceğini de belirtmekte yarar var. Karabük taraftarının çok şeyler beklediği ve bu beklentide haksız olmadığı Ümit Milli oyuncumuz Bertul Kocabaş da kadroda bulunan bir diğer isim...

Şüphesiz ki LuaLua yine takımın en önemli oyuncularından birisi olacaktır. Beklentimiz geçen sezonki gibi kendi yarı sahasına kadar gelip top isteyen bir LuaLua değil, etkili noktalarda yararlanabileceğimiz bir LuaLua. Takımın liderliğinin de yine kendisinde olacaktır. LuaLua'nın alternatifi olabilecek tek isim Hakan Özmert olarak görünüyor. Devre arasında takıma katılan Hakan LuaLua'nın yokluğunda hayalkırıklığı yaratmıştı. Twitter fenomeni yakışıklı kardeşimiz Umut Sözen de kadromuzda bulunmakta. Yalnız kendisini sahalarda değil, menemen partilerinde görmekteyiz. Bu görüntü değişir mi, sanmam...

İleri uçta şimdilik eldeki isimler İlhan Parlak, Gökhan Ünal ve Aybars Garhan. Geçen sezon da hemen hemen aynı isimlerle sezona giriş yapmış fakat bunun sıkıntısını sezon boyunca yaşamıştık. Transfer sürecinin başından beri en çok önem verilen nokta santrafor transferiydi. Bu bölgede nokta atışı yapmak isteyen yönetim ince eleyip sık dokudu. Transferde izlenen politika Avrupada belli bir kariyeri olan, son yıllarda düşüşe geçmiş fakat yeni bir çıkış arayan ve bonservisi elinde olan oyunculardı. Buna göre Carlton Cole, Mladen Petric gibi oyuncular sık sık gündeme geldi. Hatta Carlton Cole gibi bir oyuncu Karabük'e getirildi fakat ne yazık ki sonuca ulaşılamadı. Liglerin başlamasına sayılı günler kala forvet transferi hala bitirilebilmiş değil. Son günlerde ismi geçen oyuncuları göz önüne aldığımızda Tolunay Kafkas' ın pivot özellikli bir oyuncuda yoğunlaştığını görüyoruz. Büyük bir sürpriz olmadığı taktirde de bu tarz bir oyuncu takıma dahil olacak. Biz de bu transferin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz..
Muhtemel saha içi dizilişini ise şu şekilde ele alabiliriz ;




Diğer takımların kadro yapılanması içine girdiği bir dönemde Karabükspor olmayacak sorunlarla boğuşuyordu. Son düzlükte yapılan hamlelerle biraz olsun toparlanma imkanı bulduk.

Bunun sancısını sezon içerisinde yaşarmıyız bilinmez. Üstüste 4. sezonunu geçiren bir takımın hedefinin çok daha belirgin olmasını dilerdik tabii ki. Yaşanan süreci gözönüne aldığımızda gelinen nokta yine de beklentilerin üzerinde denilebilir.

Yeni sezonda hedefin ilk 10 olarak belirlendiği konuşulmakta. Bu bizim de dileğimiz ancak gerçekçi olmak gerekirse asıl hedefin yine kümede kalmak olduğunu kabul etmemiz gerek. Sezon başlamasıyla birlikte fikirlerimiz daha belirgin bir hal alacaktır. Umarım son haftaları puan tablosunun içine gömülerek değil, ayaklarımızı uzatarak izleyeceğimiz keyifli bir sezon geçiririz...