3 Mayıs 2013 Cuma

STSL 32. Hafta Karabükspor - Gaziantepspor


Ligin ilk yarısında oynanan Gaziantepspor maçından bu yana köprünün altından çok sular aktı. O günlerdeki Gaziantepspor saha içi sorunları yetmezmiş gibi saha dışındaki problemlerle de uğraşmak zorunda kalıyordu. Yaşanan maddi sıkıntılar, yönetime yöneltilen suçlamalar, şehrin isyanı, tüm bunlara ilaveten takım içindeki sakatlıklar ve cezalı oyuncuların yokluğu maç öncesi tabloyu iyice karamsal hale getirmişti. Tek moral kaynağı Galatasaray karşısında oynanan futbol ve alınan bir puandı. O dönem Gaziantepspor incelemesini şu şekilde ele almıştık;  http://www.kirmizimavi.org/2012/12/07/stsl-15-hafta-maci-gaziantepspor-karabukspor/
 
Devre arası yapılan takviyelere rağmen üstüste gelen Fenerbahçe ve farklı Trabzonspor mağlubiyetlerinin ardından, Gaziantepspor teknik direktörü Hikmet Karaman’ın olaylı ayrılışı çok konuşuldu. Bu ayrılık sürpriz değildi elbet. Hatta kabul edilebilir bir gelişmeydi. Lakin apar topar Bursa istikametine yönelmesi kabul edilirliği bir anda nefrete dönüştürdü. Sonuçta Hikmet Karaman geçtiğimiz sezonun kurtarıcısı olmakla birlikte, sıkıntılı süreçte ( başkanın ve yöneticilerin göz altında olduğu dönemler ) Gaziantepspor kulübünü birleştiren, sahiplenen ve toparlayan yegane lideri konumundaydı.
 
Burada takılı kalmanın kimseye faydası yoktu tabii ki. En kısa sürede teknik direktör arayışlarına giren Gaziantepspor kulübü Bülent Uygun’da karar kıldı. Bu tercih bir çok kişi tarafından şüphe ile karşılandı. Haksız da sayılmazlardı. Sivasspor’daki başarılı yılların ardından yaşadığı Buca ve Eskişehirspor tecrübeleri, 3 Temmuz süreci ve son olarak henüz sezon başındaki başarısız Elazığspor macerası insanlarda olumlu bir intiba bırakmamıştı.
 
Fakat tüm bunların aksine Bülent Uygun ve Gaziantepspor birlikteliğinde maya tuttu. Devre arası transferleriyle birlikte ilk yarıdaki tatsız ve keyifsiz futboldan uzaklaşan takım, özellikle hücumdaki hareketliliğiyle dikkat çekti. İstikrarlı bir yükseliş gösteren Bülent Uygun’un takımı aldığı başarılı sonuçların ardından ligde rahat bir konuma geldi.
Gaziantepspor için ligin bittiğini söylemek doğru olacaktır. Zira ne düşme tehlikesi, ne de Avrupa kupalarına gitme durumları var. Bundan sonraki hedef ligi olabildiğince yukarılarda tamamlamak olarak görülüyor.
 
Gaziantepspor kadrosunu tekrardan göz atalım;
Kalesinin güvende olduğunu söylemek doğru olur Gaziantepspor için. Litvanyalı kaleci Zydrunas Karcemarskas sezonun ilk yarısında yaşadığı sakatlık nedeniyle bir süre formasından uzak kalmıştı. İkinci yarıyla birlikte sakatlığını atlatan file bekçisi eski performansına ulaştı. Karcemarskas zaman zaman hatalı goller yese de düşüşleri derin olmayan, belli bir istikrara sahip bir kaleci. Mental olarak da kendisini her daim hazır tutan bir isim. Mesela bizdeki Tomiç’le kıyaslayacak olursak kesinlikle gel gitleri yoktur.  Yedeğinde ise süper ligin tecrübeli kalecilerinden olan Mahmut Bezgin bulunuyor. Mahmut Karcemarskas’ın sakatlık döneminde iyi idare etmişti. Bu ay sonu sözleşmesi bitecek Mahmut’u önümüzdeki sezon başka bir takımda görebiliriz. Bir diğer alternatif kaleci ise yine tecrübeli bir isim olan Özden Öngün. Kısaca diyebiliriz ki Gaziantepspor takımı kalecilerinden birisininin sakatlık ve cezalı gibi durumlarda arkasına bakıp eyvah demeyecektir.
 
Gaziantepspor yönetimi, transfer komitesi, hocası veya her kimse sezon sonunda oturup sezonun genel değerlendirmesini yaparken durup derinlemesine düşüneceği bölgesi tartışmasız savunma dörtlüsü olacaktır. Çünkü takımın sezon boyunca emeklemesine sebep olan bu bölgeydi. Takımdan ayrılanların Elyasa, Dany,Ivan gibi oyuncuların yerleri doldurulamazken, mevcut isimlerden azami katkı beklendi.
 
Serdar, Gilles Binya, Kecojevic ve Şenol’dan oluşan geri dörtlü ilk bakışta iş görür gibi dursa da, Gaziantep gibi yıllardır başaltı olarak tabir edebileceğimiz bir takım için çizginin altı olarak kaldı. Üstelik hepsi buydu. Hikmet Karaman’ın ilk yarıda hiç düşünmediği Kemal Tokak kenardan gelebilecek tek alternatif oldu. Zaman zaman duyduğumuz futbol hayatına forvet olarak başlayan kaleci hikayeleri gibi zoraki geçtiği stoperde iki sezonu geride bırakan Binya’nın defoları can yakmaya başladı. Kecojevic görev adamı olsa da biraz ondan, biraz bundan tabiriyle toparlayıcı olamadı. Beklerde de alternatif sıkıntısı baş gösterdi. Sağda Serdar, solda Şenol’un gerisinden gelecek oyuncu bulunamadı. İlk yarıda genelde kanatlarda görev alan Ekrem iyice kronik hale gelen sakatlıklara yine kurban gitti ve ikinci yarıda hemen hemen hiç forma giymedi. Tabloya dönüp baktığımızda yedikleri 47 gol ile Karabükspor ile birlikte ligin en çok gol yiyen takımlarından biri oldular.
 
Hikmet Karaman döneminde üçlü bir dizilişle sahada yer alan Gaziantep orta sahası, Bülent Uygun’la birlikte transferlerin de etkisiyle taktik değişikliğe giderek 4-2-3-1 olarak tarif edebileceğimiz dizilişi benimsedi. Bekir Ozan pis işlerle uğraşırken Medunjanin sorumluluk alıp hücum marifetlerini de gösterince ligin en kaliteli yabancılarından biri oldugunu gösterdi. Kiralık geldiği Gaziantep’te önümüzdeki sezon kadroda bulunabilecekmi, daha dogrusu Gaziantepspor kendisini tutabilecekmi bilinmez fakat satın alma opsiyonunun Gaziantepspor’un elini güçlendirdiğini ekleyelim.
 
Orta sahadaki gençlerden ise katkı alamadı bu sezon takım. Sezona iyi başlayan Yasin Pehlivan ve Orhan Gülle ağır sakatlıklar yaşadı ve uzun süre forma giyemedi. Gençlerden bahsetmişken sessiz sedasız Türk futbolunda bir ismin yükseldiğini görüyoruz. Bu isim Taşkın Çalış. Geçtiğimiz sezon transfer olduğu Gaziantepspor’da bu sezon hatrı sayılır maçlar oynadı Taşkın. Önlibero, sağ kanat, sol kanat, forvet arkası hatta sağ bekte bile görev aldı. Henüz 19 yaşında olan Taşkın genç milli takımların en önemli oyuncularından ve bu yaz düzenlenecek U20 şampiyonasında da gözler üzerinde olacak.
 
Süper Ligde devre arası transferlerinden en fazla faydalanan takımlardan birisi şüphesiz ki Gaziantepspor oldu. Öyle ki ilk yarıda oynanan 17 maçta 16 gol atabilen takım, ikinci yarıda çıktığı 14 maçta 21 gol atma başarısı gösterdi. Bu 21 golün 14′ünü yeni transferlerin atması hamlelerin yerinde olduğuna kuşku bırakmadı. Özellikle kiralık olarak gelen Sernas golcülüğünün yanı sıra hücumun her bölgesinde oynama kabiliyeti ve mücadele gücüyle büyük katkı verdi. Rosland ise genelde oyuna sonradan girmesine rağmen attığı kritik gollerle puanlar kazandırdı. Aynı zamanda güçlü fiziğiyle ve hava toplarındaki hakimiyetiyle farklı bir oyuncu profili çizdi. Mevcut kadroda bulunan Cenk Tosun’la beraber ilk yarıdaki kısır görüntüyü üzerlerinden atıp zengin bir hücum hattına sahip oldular.
 
Kanatlarda Serdar Özbayraktar ve Turgut Doğan Şahin gibi oyunculara sahip olan Gaziantepspor devre arasında ligin kaliteli isimlerinden olan Oktay Delibalta’yı kiraladı. Forvet arkasına ise Tabata’dan sonra aradığını bulamayan, Wagner ve İbricic gibi oyuncularla kan uyuşmazlığı yaşayan Gaziantepspor sağlam para dökerek Burkina Faso’lu Abdou Razack Traore’yi renklerine bağladı. Traore de kıvrak bileklere sahip, çabuk adam eksiltebilen bir oyuncu. Bu sezonu alışma devresi olarak kabul edersek önümüzdeki sezon adından söz ettirecek oyunculardan birisi olacak gibi görünüyor. Bir diğer transfer Wilton ise kişisel sorunlar nedeniyle takımdan ayrıldı.
 
Gaziantepspor takımına oyuncu bazında teker teker baktığımızda durumlar bu şekilde. Hücumda zengin, savunmada ise bir o kadar sorunlular. Genelde iç sahada aldıkları galibiyetlerle puan toplayan Gaziantepspor’un deplasman karnesi ise pek parlak sayılmaz. Sadece 2 galibiyet alabildiler fakat bu galibiyetleri son 3 deplasman maçında aldıklarını belirtelim.
 
 
Gelelim Karabükspor’a….
Nereden başlasak bilemiyorum…
Hatta başlamasak daha mı doğru olur, yoksa uzun uzun mu anlatsak…
Her hafta farklı bir film izliyoruz…
Yok yok…Aynı filmi başa sarıp tekrar tekrar izliyoruz…
Başı sonu belli olmayan bir film…
Neyse susalım…
Bu sezonu da müsvette gibi buruşturup atalım…
Sen sağ, ben selamet….