11 Ağustos 2013 Pazar

Sezon Öncesi Karabükspor Değerlendirmesi





Tam da beklendiği gibi, heyecanı, stresi ve gözyaşı bol bir sezon kapanışının ardından bizim için doyasıya sevinme, yönetim için ise şapkasını önüne alıp düşüneceği bir sürecin başladığını belirtmiştik. Nitekim başkan da bunun sözünü vermiş, kendilerine bir hafta izin verdiklerini, bir haftalık iznin ardından süratle çalışmalara başlayacaklarını söylüyordu. Kamuoyunda teknik direktör isimleri telaffuz edilirken, taraftar olarak da kendi üzerimize düşeni yapıyor, bize yakışmayan isimleri hedef göstermekten de geri durmuyorduk.

Yeni sezon çalışmalarının bir an önce başlamasını beklerken ne olduysa Nevzat Şahin başkanlığındaki kulüp yönetiminin olağanüstü kongre kararı aldığı gündeme düştü. Kongre tarihine kadar da çalışmalara aralıksız devam edeceği açıklandı. Taraftar olarak bu durum bizim için sürprizdi tabii ki ama ne de olsa kulübün kendine özgü bir yapısı vardı. Sonuçta yıllardır kendi yağında kavrulan, alacağı vereceği belli olan ve parmakla gösterilen kulüplerden biriydi Karabükspor. İsimler çok da önemli değildi. Olsa olsa Ahmet gidecek Mehmet gelecekti. En azından bunca zamandır bize aksettirilen bu şekildeydi.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken hoca arayışları da sürüyordu. Mehmet Özdilek isminde yoğunlaşan yönetim, deneyimli teknik direktörü ikna etmeyi başaramıyordu. Yıllardır bitmeyen ve iyiden iyiye kentsel dönüşüm safsatasından manzaralar sunan stadyumumuz, kulüp tesisleri ve yönetimin belirlediği bütçenin doğal olarak hiç bir teknik direktörü cezbedici yönü yoktu. Tüm bunların yanısıra yönetim bazında oluşan soru işaretleri de cabasıydı. Mehmet Özdilek'ten sonra kapısı çalınan bir diğer isim Tolunay Kafkas da aynı sebepleri gerekçe göstererek görüşmelere son veriyordu... Başkanlık için Kardemir Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yolbulan'ın ismi gündeme gelince şehirde heyecan yaratmıştı. Ne de olsa bunca yıldır arka planda direksiyonun kontrolünü bulunduranlar nihayet başa geçiyordu. Bu belirsizlik ortamına son verecek, güçlü bir yönetimin başa geçecek olması bizlere de derin bir oh çektirmişti.

Aaa o da ne ? Yolbulan ailesi de durup dururken "küstüm oynamıyorum" deyince kulüp yaklaşan kongre öncesi adaysız ve sahipsiz kalıyordu. Taraftarın yaşanan bu gelişmeler karşısında yapabileceği fazlaca bir şey yoktu. Tedirgin gözlerle çıkabilecek bir aday bekleniyordu. Nihayet durumun vehametinin farkına varanlar çıktı ve elini taşın altına koyma cesaretini gösterdi. Ülkenin en büyük firmalarından LCW ortaklarından, Karabük'ün tanınmış işadamlarından ve önceki dönemlerde kulüp başkanlığı yapmış olan Şefik Dizdar başkan adaylığını açıkladı. Ayrıca maddi ve manevi güçlü bir yönetimin de sözünü verdi. Bu belirsiz ortamda ve kongre tarihine günler kala Şefik Dizdar'ın bu adaylığı herkes tarafından sevinçle karşılandı ve kabul gördü.

Ne yazık ki yine olmadı. Çocukluğumdan beri bir türlü sevemediğim siyaset yine pisliğini konuşturdu. Küçük beyinlerin küçük hesapları, koca bir şehrin ve takımına gönülden bağlı taraftarların sevgisine üstün geldi. Gecenin 2'sinde yapılan "çay sohbetleri" bir kulübün geleceğini etkiledi. Ve heryerde oldugu gibi o lanet olası, vıcık vıcık siyaset ve onun küçük piyonları yine isbaşındaydı. Sabah kalktığımızda Şefik Dizdar başkanlığındaki bir yönetimi beklerken bambaşka bir isim altında, bambaşka isimlerden oluşan bir yönetim listesi önümüzde duruyordu. Ve bu listede yine o küçük piyonlar bulunuyordu. Taner Canyurt başkanlığındaki kukla yönetimin ömrünun uzun sürmeyeceği aşikardı. Ve beklenen de oldu. 3. günün sonunda gelen tepkiler üzerine yönetimde yaşanan kopmalar sonucu yeniden kongre kararı alındı.

Taraftar da bu durumdan sıkılmıştı. Üstüste geçen yorucu ve stresli sezonların ardından nefes almayı beklerken yaşanan bu süreç herkesi bezdirdi. Nihayet oyuncağını özleyen çocuklar gibi Yolbulan ailesi "bakın biz yine burdayız ve gördüğünüz gibi bizden başkası bu işi yürütemez" dercesine oyuncaklarına sarıldı. Son olarakta Mustafa Yolbulan başkanlığındaki mevcut yönetim şekillendi. Görüldüğü üzere yaklaşık 1.5 ay boyunca Karabükspor taraftarı yüzünü saha içine dönemedi. Yukarıda yaşanan süreci aslında hiç uzatıp anlatmak istemezdim. Ama yaşanan bu sıkıntıları paylaşma ihtiyacı duydum. Çünkü bu sıkıntılı sürece sebep olanlar şu andaki mevcut yönetim. Ve bu sıkıntıları yarın birgün yaşatmayacakları garanti değil. Neyse, yaşandı ve bitti... Şimdi artık saha içine dönme vakti. Yeni sezondaki beklentiler, gönderilen isimler ve yapılan transfer hamleleri hakkında görüşlerimizi sıralayalım.

Yönetimin şekillenmesinin ardından hızlı bir transfer harekatı yaşandı. Daha önce görüşülen ve anlaşma sağlanamayan Tolunay Kafkas ile el sıkışılarak teknik direktör sorunu giderildi. Burada bir paragraf açmam gerekiyor. En başta belirtmek isterim ki teknik direktör adayları arasında Tolunay Kafkas'ın ismi geçtiğinde olumsuz görüş bildirenlerden birisi de bendim. Bunda sportif başarı veya başarısızlık degil Tolunay Kafkas' ın kişiliği ile ilgili düşüncelerim etkili olmuştu. Fevri tavırları, medya mensupları ile aralarında geçen sert diyaloglar beni Tolunay Kafkas' tan soğutan sebeplerdi. Yaptığı aklı başında açıklamalarla farklı bir profil çizen Tolunay Kafkas' ın öfke kontrolünü sağlayamaması kendisiyle çelişen unsurlardı. Önümüzdeki sezon da bu hareketlerinin devam edip etmeyecegini bilemiyoruz doğrusu. 'Adam başarılı oluyorsa hal ve hareketleri bizi enterese etmez' diyen olabilir mutlaka. Yalnız ben bu düşünceye katılanlardan değilim. Tolunay Kafkas'ın sportif manada başarılı olduğunu söylemek mümkün aslında. Kayserispor ve Gaziantepspor'la yakaladığı başarılar çok uzak değil. Ayrıca geçtiğimiz sezon görev aldığı Trabzonspor'un o dönem içinde bulunduğu durumu da göz önünde bulundurursak başarısız demek çok doğru olmayacaktır. Karabükspor'da ise her ne kadar beklediği ortam geç oluşsa da kendi istediği oyuncuları büyük oranda aldırmayı başardı. Şu anki görüntüde başarısız olması için herhangi bir sebep görünmüyor.


Karabükspor'un kadrosuna göz atmadan önce söyleyebileceğimiz şey takımın bu sezon kısmen de olsa kabuk değiştirdiğidir. Özellikle 1. Lig döneminden bu yana kadroda yer alan Birol Hikmet ve Hakan Söyler gibi oyuncuların yanısıra, Karabükspor'un Süper Ligde yer aldığı 3 sezondur forma giyen Tomiç, Seriç ve Deumi gibi isimlerle yollar ayrılırken, yerlerine yeni isimler transfer edildi. Bu oyuncuların ayrılış usülleri de ayrı konu tabii ki. Daha önceki ayrılışlarda olduğu gibi bu kez de pek sevimli olmadı. Kulüpteki kaotik ortamın da bunda etkili oldugunun altını çizmek gerek. Genel olarak Karabükspor'un Tolunay Kafkas yönetiminde ana hatlarıyla kısa vadede başarı sağlamaya yönelik tecrübeli, uzun vadede ise gençlerin de rol alabileceği bir transfer politikasının izlendiği söylenebilir.

Her zaman olduğu gibi kadro incelememize yine kaleden başlayalım. Yukarıda dahsettiğimiz gibi geride kalan 3 sezonda Karabükspor'un kalesini Vjekoslav Tomiç koruyordu. Bu 3 sezona söyle bir baktığımızda Tomic'in her geçen sene başarı ivmesinin aşağı dogru yöneldiğini gördük. Bunda yaşadığı kronik omuz sakatlığı ve her gelen teknik direktörün bahsettiği fakat bizim bir türlü bilemedigimiz ve ögrenemediğimiz mental sorunların etkili olduğunu söylemek gerek. Tomiç tribünlerle bağı iyi olan, gününde olduğunda çok başarılı maçlar çıkaran bir kaleciydi. Yaşadığı konsantrasyon sorunu sebebiyle hatalı goller yediği de oluyordu ama yine de Tomiç kalede olduğu maçlarda Karabükspor taraftarına güven veriyordu. Gerek yaşanan yönetimsel boşluk, gerekse kendisiyle sözleşme uzatılma konusundaki isteksizlik yolların ayrılmasına sebep oldu.

Kaleci konusu her takım için en önemli mevkiilerin başında gelir. Eğer iyi bir kaleciye sahipseniz tribündeki taraftarın yanısıra sahadaki oyuncunun da aklı arkada kalmaz. Bunu Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi takımlarda çok daha net görebiliyoruz. Karabükspor da kaleci konusunda hata yapmak istemedi ve Hollandalı file bekçisi Boy Waterman'da karar kılındı. PSV gibi bir takımın kalesini sezon boyunca koruyan bir kalecinin transferi başarılı bir hamle olarak değerlendirilebilir. Fizik olarak da bir kaleci için belirtilen özellikleri fazlasıyla barındırıyor. Oldukça da atletik. Yalnız Karabükspor'un Boy Waterman'ın son 5 sezondaki 5. takımı olması istikrar anlamında sıkıntıları olduğunu düşündürüyor.

Waterman'ın gerisinde bekleyen isim yine tecrübeli eldiven Bora Körk olacak. Karabükspor'daki 3. sezonuna hazırlanan Bora için gerekli hallerde kaleyi teslim edebileceğiniz fakat hiç bir zaman as isim olamayacağıdır. Bunun tecrübesini de geçtiğimiz sezon yaşadık. 3. Kaleci olarak Abdülaziz yer alıyor. Geçen sezonki kadro değerlendirmesini yaparken Abdülaziz'den övgüyle bahsettiğimizi hatırlıyorum. Potansiyeli olan bir kaleci olmasına rağmen görev aldığı kupa maçlarında öyle kötü goller yedi ki tam anlamıyla güven kaybı yaşadı. Toparlayacak olursak, Karabükspor'un kaleci rotasyonunun çok da yeterli olduğunu söylemek zor. Bunu söylememizdeki sebep de Waterman'ın göstereceği performansın net olarak tahmin edilememesi...

Karabükspor'un en büyük problemi şüphesiz ki defans hattı. Bunu biz değil, 3 sezondur ortaya konan istatistikler söylüyor. Bu 3 sezonun istatistigini çıkarmak ne derece sağlıklı olur bilinmez ama en Karabükspor'un çok gol yiyen takım olması yüksek olasılık. Buna sebep de bir türlü savunmasındaki ideal dizilişin bulunamamasıydı. Buradaki kanayan yara Mersin İdman Yurdu ile başarılı bir grafik çizen Joseph Boum ile gidermeye çalışılsa da oyuncunun bitmek tükenmek bilmeyen vize sorunları ve son olarak öne sürdüğü ailevi sebepler dolayısıyla kapanmıştı. Bu gelişme üzerine farklı arayışlar icerisine giren Karabükspor yönetimi bizleri şaşırtan ve bir o kadar da sevindiren bir hamleyle, Fransa Liginde belki de en istikrarlı isimlerden birisi olan Sebastien Puygrenier transferini gerçekleştirdi. Puygrenier'in kariyerine baktığımızda Zenit ve Bolton Wanderers gibi takımların da formasını giydiğini görüyoruz. Puygrenier hakkında bir diğer önemli nokta da duran toplardaki etkinliği. Fransa Ligi gibi gol kısırlığının yaşandığı bir ligde 7 gol atması dikkat çekici. Kim bilir stoper aldık forvet çıktı demek de bize düşer. Ne de olsa bu tip ifadelerin yabancısı sayılmayız...

Mabiala ve Puygrenier ikilisinden oluşacak Karabükspor savunmasında kenardan gelebilecek oyuncu eksikliği maalesef göze çarpmakta. Özellikle yerli savunma oyuncusu konusunda sıkıntı yaşanıyor. Bu bölgeye yerli bir takviye yapılacağı söylenmişti ama şu ana kadar herhangi bir girişim olmadı. Bu bölgede görev alabilecek bir tek Anıl gibi görünüyor. Geçen sezonun sonlarına dogru kadro dışı bırakılan oyuncunun geleceği hala netleşmiş değil. Kalsa da fiziki dezavantajıyla buradaki boşluğu dolduracağını söylemek çok zor. Görünen o ki sezon boyunca Mabiala ve Puygrenier'in sakatlık ve cezalı gibi durumlara düşmemesi için bol bol dua edeceğiz. Kadroda yer alan genç oyuncu Onur Cenik'ten ise bahsetme gereği duymadım çünkü gelen bilgiler oyuncunun hocası tarafından düşünülmediği.

Savunmanın sağına göz attığımızda Erdem Özgenç ve Uğur Uçar ikilisi yer almakta. Geçtiğimiz sezona Uğur as oyuncu olarak başlamıştı fakat henüz 3, haftada yaşadığı sakatlığın ardından bir daha toparlanamadı. Geri döndüğünde de sezonun zaten sonu gelmişti. Yaşadığı ağır sakatlıkların etkisiyle uzun lig maratonunda kendisine güvenilmeyeceği aşikar. Erdem ise alternatifsizliğin de verdiği güvenle başarılı maçlar çıkardı. Yaz döneminde Beşiktaş ve Trabzonspor gibi takımlarla anılsa da bu iddialar söylentiden ileriye gitmedi. Yeni sezonda da Karabükspor'un sağ beki Erdem olacaktır. Teknik konularda bahsetmek ne kadar doğrudur bilinmez ama antipatik duruşunun devam etmesi halinde kendisine zarar vereceğini ekleyelim.

Ligdeki diğer takımların aksine Karabükspor'da savunmanın solunda bolluk yaşanmakta. Sözleşmesi sona eren Seriç'in takımdan ayrılmasının ardından Beşiktaş forması giyen Emre Özkan takviyesi geldi. Emre Orduspor forması ile önceki sezon fena performans göstermemişti. Düşüncemiz; bildiğimiz Emre Özkan'ın en azından ortalama bir performansla Seriç'i aratmayacağı. Kenardan gelebilecek diğer isimlerse İshak Doğan ve Anıl Karaer. Ayrıca yeni transferlerden Erkan Kaş'ın da bu bölgede oynayabilecek özelliklere sahip olduğunu biliyoruz. İshak da geçtiğimiz sezon kendisinden beklediğimiz performansın uzağında kalan isimlerdendi. Kalıcı olmak istiyorsa yeni sezonda kendisini daha fazla göstermek zorunda. Aksi takdirde Süper Ligde geleceği şüpheli.

Orta sahaya baktığımızda gelenlerden çok gidenlerin oldugunu görüyoruz. Birol Hikmet, Hakan Söyler, Kağan Söylemezgiller ve son olarakta Selim Teber ayrılan isimler olurken, Samba Sow ve Furkan Özçal takıma dahil edilen oyuncular oldu. Oyuncuları ele almadan evvel bir konuya açıklık getirmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz sezon bu bölgede yaşanan sıkıntı neydi? Nasıl bir oyuncunun eksikliği hissediliyordu? Hangi oyuncular istenen verimi veremedi? Günümüz futbolunun çift ön liberolu moda sisteminde liberolardan birisi işin savunma kısmıyla ilgilenirken, diğer oyuncu ise hücuma çeşitlilik katma çabasında oluyor. Bu işlevin her ikisine sahip olanlar da Alper Potuk örneğinde gördüğümüz gibi yabancı sınırlamasında kritik öneme sahip olup adeta köprü vazifesi görüyor.
 
Karabükspor'a dönecek olursak, geçtiğimiz sezon işin savunma kısmıyla ilgilenen isim Yiğit İncedemir olmuştu. Her ne kadar sertliği ve gördüğü kartlarla fazlaca eleştirilse de oynamadığı maçlarda eksikliği hissedildi. Ofans kısmında ise Birol Hikmet ve sakatlık sonrası Kağan Söylemezgiller'i gördük. Fakat her iki isim de beklentilere cevap verememişti. İşin can alıcı noktası da burasıydı zaten. Bu bölgedeki performans eksikliği takımın hücumda tıkanmasına, 3. bölgede farklılığını göstermesini beklediğimiz LuaLua'nın geriye gelerek gereksiz enerji kaybına sebebiyet veriyordu. Birol ve Kağan'ın ayrılması bu bölgede zaten eksik olan ofansif gücü yüksek oyuncu ihtiyacını şart kıldı. Tüm bunları göz önünde bulundurarak yapılan transfer hamlelerini değerlendirmeye çalışalım...

Samba Sow'dan başlayacak olursak; oyuncunun Mali milli takımında ve kendi takımında düzenli olarak forma giydiği görülüyor. Oyuncu hakkında tanıyanların verdiği bilgiler de oldukça potansiyelli bir isim olduğu yönünde. Fakat Sow'un daha çok savunma melekelerinin geliştiğini belirtelim. Sow'un yukarıda da bahsettiğimiz hücumcu vasıflara sahip olduğunu söylemek zor. Bir diğer isim Furkan Özçal'ın ise daha çok serbest oyuncu rolünde görev aldığını biliyoruz. Kadroda yer alan Hakan Özmert'in de orta ikilide verecekleri soru işareti. Uzun lafın kısası eldeki oyuncular ve transferlerin bizim bekledigimiz hamleden uzak olduğu. Tek aklımıza gelen Tolunay Kafkas' ın bu bölgede farklı bir düzenle saha içi dizilişini oluşturacağı. Özellikle, bizzat ve ısrarla istediği Sow ve Furkan tercihleri bunu düşünmemize sebep oluyor. Hazırlık karşılaşmalarından bihaber olduğumuz için hocanın kafasında nasıl bir sistem var biz de merak ediyoruz...

Hücumun sol kanadında formanın bir numaralı favorisi Shelton'ın da takımdan ayrılmasının ardından Ahmet İlhan oldu. Shelton'ın ayrılışına da kısaca değinelim. Shelton Emenike'nin ayrılmasının ardından oluşan santrafor eksikliğini gidermek için transfer edilmişti ancak haftalar ilerledikçe Shelton'ın hücumcu bir kanat oyuncusu olduğu ortaya çıktı. Bu durum yaptığı transferlerle her zaman övgü alan Karabükspor yönetiminin taca çıktığı anlamına geliyordu. Aslına bakılırsa ilk sezonunda iyi bir performans ortaya koymuştu Shelton. Özellikle süratiyle adından söz ettirdi. Fakat geçtiğimiz sezon sık sık yaşadığı sakatlıklar sebebiyle bir çok maçta takımdan ayrı kaldı. Avantaj olarak görülen özellikleri de rakipler tarafından deşifre edilince etkinliği azaldı. Sözleşmesi bitince de kulüp kendisiyle yeniden anlaşmaya yanaşmadı.
Ahmet İlhan'a dönecek olursak geçtiğimiz  sezon gösterdiği performansla milli takıma kadar yükselmişti. Fakat daha sonraki dönemde form grafiğinde müthiş bir düşüş yaşadı. Ahmet İlhan'ın kendine has bir stili var fakat geliştirmesi gereken bir çok eksik yönü de bulunmakta. Mental olarak da hala sıkıntılar yaşıyor. Duygusal bir oyuncu olduğu için olumlu veya olumsuz durumlardan fazla etkilenebiliyor. Ahmet İlhan'ın arkasında bekleyecek isimse Erkan Kaş gibi görünüyor. Erkan Kaş'ın da birebirlerde etkili olduğu bilinmekte. Yaşına göre fiziği de oldukça iyi durumda. Eğer takım oyununa adapte olabilir, eleştirilen yönü çalım sevdasından vazgeçebilirse kiralık geldiği Karabükspor'da adından söz ettirebilir. Bu da bizi işimize gelir doğal olarak. Kiralık olarak kadroya katılan bir diğer isim de Fenerbahce'den transfer edilen 18 yaşındaki Beykan Şimşek oldu. Beykan Fenerbahçe'nin çok şeyler beklediği isimlerden birisi. Tolunay Kafkas da O'ndaki ışığı görmüş olacak ki transferini istedi. Şurası gerçek ki Beykan'dan kısa vadede başarı beklemenin iyimserlik olacağını.

Her sezon bu takımın sağ açık ihtiyacı olduğunu söylemekten ben bıktım usandım. Bu bölgede bir türlü dikiş tutturamadık. Ne Güven Varol ne de Juju ilaç olamamış, bir çok maçta İlhan Parlak'ı bu bölgede kullanarak kendimizi kandırmaktan öteye gidememiştik. Güven Varol takımdan ayrılırken Juju'nun geleceği ise henüz net değil. En iyi ihtimalle 7. yabancı olarak tribünde maçları izleyecek gibi görünüyor. Az önce bahsettiğimiz sol kanattaki Erkan Kaş temennisinden yola çıkarak Ahmet İlhan'ın bu bölgede değerlendirilebileceğini de belirtmekte yarar var. Karabük taraftarının çok şeyler beklediği ve bu beklentide haksız olmadığı Ümit Milli oyuncumuz Bertul Kocabaş da kadroda bulunan bir diğer isim...

Şüphesiz ki LuaLua yine takımın en önemli oyuncularından birisi olacaktır. Beklentimiz geçen sezonki gibi kendi yarı sahasına kadar gelip top isteyen bir LuaLua değil, etkili noktalarda yararlanabileceğimiz bir LuaLua. Takımın liderliğinin de yine kendisinde olacaktır. LuaLua'nın alternatifi olabilecek tek isim Hakan Özmert olarak görünüyor. Devre arasında takıma katılan Hakan LuaLua'nın yokluğunda hayalkırıklığı yaratmıştı. Twitter fenomeni yakışıklı kardeşimiz Umut Sözen de kadromuzda bulunmakta. Yalnız kendisini sahalarda değil, menemen partilerinde görmekteyiz. Bu görüntü değişir mi, sanmam...

İleri uçta şimdilik eldeki isimler İlhan Parlak, Gökhan Ünal ve Aybars Garhan. Geçen sezon da hemen hemen aynı isimlerle sezona giriş yapmış fakat bunun sıkıntısını sezon boyunca yaşamıştık. Transfer sürecinin başından beri en çok önem verilen nokta santrafor transferiydi. Bu bölgede nokta atışı yapmak isteyen yönetim ince eleyip sık dokudu. Transferde izlenen politika Avrupada belli bir kariyeri olan, son yıllarda düşüşe geçmiş fakat yeni bir çıkış arayan ve bonservisi elinde olan oyunculardı. Buna göre Carlton Cole, Mladen Petric gibi oyuncular sık sık gündeme geldi. Hatta Carlton Cole gibi bir oyuncu Karabük'e getirildi fakat ne yazık ki sonuca ulaşılamadı. Liglerin başlamasına sayılı günler kala forvet transferi hala bitirilebilmiş değil. Son günlerde ismi geçen oyuncuları göz önüne aldığımızda Tolunay Kafkas' ın pivot özellikli bir oyuncuda yoğunlaştığını görüyoruz. Büyük bir sürpriz olmadığı taktirde de bu tarz bir oyuncu takıma dahil olacak. Biz de bu transferin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz..
Muhtemel saha içi dizilişini ise şu şekilde ele alabiliriz ;




Diğer takımların kadro yapılanması içine girdiği bir dönemde Karabükspor olmayacak sorunlarla boğuşuyordu. Son düzlükte yapılan hamlelerle biraz olsun toparlanma imkanı bulduk.

Bunun sancısını sezon içerisinde yaşarmıyız bilinmez. Üstüste 4. sezonunu geçiren bir takımın hedefinin çok daha belirgin olmasını dilerdik tabii ki. Yaşanan süreci gözönüne aldığımızda gelinen nokta yine de beklentilerin üzerinde denilebilir.

Yeni sezonda hedefin ilk 10 olarak belirlendiği konuşulmakta. Bu bizim de dileğimiz ancak gerçekçi olmak gerekirse asıl hedefin yine kümede kalmak olduğunu kabul etmemiz gerek. Sezon başlamasıyla birlikte fikirlerimiz daha belirgin bir hal alacaktır. Umarım son haftaları puan tablosunun içine gömülerek değil, ayaklarımızı uzatarak izleyeceğimiz keyifli bir sezon geçiririz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder